SİYASİ HABER: Bu kuvvet AKP ve MHP gençlik kollarından devşirilecek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a imanla bağlı unsurlardan oluşturulacaktır. Tayyip’in “kara gömleklileri” olacak bunlar. Bundan kuşku duymak için hiçbir nedenimiz yok. Ne demişti Erdoğan: “İç savaş çıkarmış. Çıksın, ezer geçeriz!”
SiyasiHaber
AKP-MHP İktidar Bloku’nun, özellikle de AKP’nin suçları saymakla bitmez. İktidarlarını salt keyfilikle yürüttükleri için burjuva yasallığını dahi hiçe sayıyorlar. Bu iktidar tekniği öbür dünyaya ertelenemeyecek kadar suç üstüne suç biriktirdi. Muhtemelen büyük bir çoğunluğunun hesabı “ahirette’ değil bu dünyada sorulacak. İktidar katından indiklerinde burjuvazi partilerinin bile affedici olması zor olacak. Halk saflarında birikmiş öfke karşısında teskin edici olmaya yeltenseler bile, tepemizde boza pişiren bu kliğin kilit aktörlerinin azımsanmayacak bir kısmının evi büyük olasılıkla kodes olacak. Her anlamıyla uluslararası bir suç şebekesi olan uluslararası sermaye de bizimkilerin işlemiş oldukları savaş suçlarının hesabını sormak için fırsat kolluyor. Güven verici bir burjuva seçeneği kitlesel destek alarak yükseldiği gün (Akşener, İmamoğlu’na gösterdikleri ilginin nedeni de bu) bugünün iktidar kliğinin ipini çekmekte bir an bile tereddüt etmeyecekler. İşte aynı zamanda bu nedenlerle AKP-MHP İktidar Bloku faşizmi yerleştirme ve kurumsallaştırma sürecini derinleştirmek, Türkiye’yi faşizmin cenderesi altına almak istiyor.
Meclis Komisyonu’ndan geçmiş son teklifle ilgili eleştirileri umursayacaklarını kimse beklemesin. Peygamber mezarından kalkıp konuşsa dahi dinleyecek halleri yok. Faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme sürecini ilerletmedikleri takdirde iktidar katında kalamayacaklarını çok iyi biliyorlar çünkü. Baskı ve şiddet rejimini derinleştirerek toplumun bütün katlarını denetim altına almak AKP-MHP İktidar Bloku’nun zorunluluğudur. Durmaya kalktıklarında eğik düzlemden aşağıya kayacaklarını, toplumsal muhalefetin cesaretle ileri atılarak iktidarlarına son vereceğinin farkındalar. Bu yüzden kanun teklifinin ayrıntılarına boğulmanın manası yok. Düzenlemenin arkasında yatan mantık hukuki değil siyasi. Bunu da Tayyip Erdoğan birkaç yıl önce en veciz biçimde ortaya koymuştu: “İç savaş çıkarmış. Çıksın, ezer geçeriz!”
AKP için uzun bir dönem “Kürt” allerjisi elverişli bir araçtı. Milliyetçiliği kışkırtarak istediği kadar istismar etti bu allerjiyi. Şimdi de istismar etmeye devam etmek istiyor, deniyor da. Lakin Suriye politikasında gördüğümüz gibi artık bu allerjiyi istismar etmenin sınırlarına gelindi. Libya politikası ise hepten duvara vurdu. Maymunun gözü açılmıştı. Burjuva muhalefetini bile ikna etmek mümkün olmadı.
Baktılar ki AKP-MHP karşıtı cepheyi paralize edecek malzeme azalıyor, muhalefet artık dolmayı eskisi gibi yutmuyor, makus talihlerinin önüne geçebilmek için ağır ağır olası bir iç savaşa hazırlanmaya başladılar. İlgili kanun teklif tam tamına budur. İktidar katından inmemek için “bekçi” elbisesi giydirilmiş paramiliter bir kuvvetin örgütlenmesi işine girişmiş bulunuyorlar.
Bu kuvvet AKP ve MHP gençlik kollarından devşirilecek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a imanla bağlı unsurlardan oluşturulacaktır. Tayyip’in “kara gömleklileri”* olacak bunlar. Bundan kuşku duymak için hiçbir nedenimiz yok. Bir kez daha tekrar edelim. Ne demişti Erdoğan: “İç savaş çıkarmış. Çıksın, ezer geçeriz!”
Toplumsal muhalefet bir an önce aklını başına toplamalıdır. Faşizm adım adım iktidar katına yerleşirken birleşik, kararlı ve militan bir toplumsal kuvvetin hala oluşturulamamış olması kabul edilebilir değildir. Lakin böyle bir kuvvetin derlenebilmesi için yanlış kavrayışların mahkum edilmesi, etkisinin zayıflatılması temel önemdedir.
23 Haziran Seçimi sonrası atmosferi
31 Mart Yerel Genel Seçimleri ile 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık Seçim sonuçları, AKP-MHP Faşist İktidar Bloku’ndan bir an önce kurtulmak isteyenler arasında, her ikisinin kaynağı da “umut” olan iki türden ruh durumunun şekillenmesini tetikledi.
Bunlardan ilki, “gitti, gidecekler”, “düştü, düşecekler” duygusuyla AKP-MHP Faşist İktidar Bloku karşıtı güçler arasında rehavete yol açan edilgenlik; İkincisi, İktidar Bloku’nun geriletilmesi ve giderek iktidar katından indirilebilmesinin tek yolunun durmaksızın mücadele etmek gerektiğinden geçtiğinin ayırdında olan kararlılık.
Edilgenlik, ayağı sürçtüğünde, sendelediğinde AKP-MHP Bloku’na zaman kazandırarak toparlanmasına imkan veriyor. AKP-MHP İktidar Bloku karşıtı güçlerin başarılarının ilerletilmesini ve giderek sonuç alıcı bir evreye sıçramasını engelliyor. Edilgenlik AKP-MHP kliğini iktidar katında tutan hayat öpücüğüdür.
Burjuva muhalefetinin faşizm karşısındaki krakteristiği
Faşizmle müzakere edilmez, mücadele edilir. Faşizmin iktidara yürüdüğü bütün ülkelerin deneyimleri, “teskin edici”, “avutucu” siyasetten medet umarak faşizmin durdurulamayacağını göstermektedir. Faşizme karşı bu türden mücadele stratejisi sınıfsal doğası gereği faşizm karşıtı burjuva muhalefetinin tipik bir özelliğidir.
Burjuva muhalefetinin faşizm karşısındaki ikircikli, diplomatik görüşmeler yoluyla sonuç almaya odaklanan siyaset tarzının temel nedeni, faşizme karşı kitlesel, militan ve birleşik bir mücadele stratejisinin işçi sınıfının, ezilenlerin iktidarı olasılığına kapı aralamasıdır. Burjuvazi Fransız İhtilali’nden beri devrimci barutunu yitirdi. Halkın “eşitlik”, “özgürlük”, “kardeşlik” taleplerini sahiplenerek iktidar katını yükseldiği an, eski düzenin artıklarıyla uzlaşma yoluna girdi. Ezilenlerin iktidarı olasılığı onun kabusudur. Bu kabus burjuva muhalefetinin faşizmin mezbahasında boğazlanması sonucunu doğurur. Bu tipik özelliği nedeniyle, burjuva muhalefetinin faşizme karşı mücadele yoluna sokulabilmesinin, bir ittifak gücü haline getirilebilmesinin tek yolu, kitlesel, militan ve birleşik bir mücadele kuvveti oluşturmaktan geçer. Bu gücün baskısı, zorlaması hatta “sopası” olmadan burjuva muhalefeti faşizme karşı mücadele yoluna sokulamaz.
Kürt Hareketi’ne mesafe koyarak faşizm geriletilemez
AKP-MHP Faşist İktidar Bloku geriletilecek ve giderek iktidar katından indirilecekse, birleşik, militan ve kararlı bir toplumsal kuvvet inşa etmek zorunludur. Bu görevi de sadece ve sadece toplumsal muhalefetin en diri unsurları yerine getirebilir. Bu unsurların en başta geleni de HDP’dir. Eğer AKP-MHP İktidar Bloku faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme sürecini hitama erdiremiyorsa bunun öncelikli nedeni Kürt Hareketi’nin tasfiye edilememiş olmasıdır. Kürt Hareketi’ne hangi eleştiri yöneltilirse yöneltilsin, şu hakikat hiçbir biçimde değişmez: Kürt Hareketi faşizmin ilerleyişinin önündeki en esaslı bariyerdir. İşte bu nedenle, faşizmin yükselişini engellemek isteyen Kürt Hareketi’yle ittifak yapmayı baştan kabul etmek zorundadır. Şu ya da bu mülahazayla bundan uzak duranın politik pozisyonunun burjuva muhalefetinin pozisyonundan özde hiçbir farkı yoktur. Fark biçimdedir. Burjuva muhalefeti ezilenlerin iktidarı olasılığı korkusundan uzak dururken, diğerleri Kürt Hareketi’yle yan yana görünmenin doğuracağı sonuçlar nedeniyle uzak durmaktadır. Burada Kürt Hareketi’ne yönelik ideolojik mülahazaların hiçbir manası yoktur. Kürt Hareketi’yle cephenin önünde görülmenin sakıncalarını silikleştirmek için asılan asma yapraklarıdır bunlar.
Sekterizm faşizme karşı mücadele bilincini sakatlar
Faşizm burjuvazinin a-tipik bir iktidar biçimidir. Bir açık diktatörlük biçimi olarak faşizm, ezilenlerin saflarından çıkmış yeni türden bir kitle hareketini işçi sınıfının, ezilenlerin mücadelesinin üzerine saldırtarak iktidar katına yükselir. İktidar katına yükselmenin bu özel biçimi, faşizme karşı burjuva muhalefetiyle ittifakı, en geniş cephe siyasetini zorunlu kılar. İşte bu nedenle, faşizme karşı mücadeleden söz edip de en geniş cephe siyasetinden yan çizmenin anlamlı hiçbir gerekçesi olamaz. Bu tipik sekter bakıştır, onmaz bir “çocukluk hastalığıdır”.
Toplumsal muhalefetin en diri unsurlarının bir toplumsal kuvvet merkezi oluşturarak en geniş cephe siyasetinin ana eksenini kuramamalarında işte bu iki yanlış bakış açısının çok büyük etkisi vardır. Bir yanda, Kürt Hareketi’yle yana yana görülmenin sakıncalarından kaçınmaya çalışan eğilim, diğer yanda faşizme karşı mücadelenin başarısının zorunlu gereği olan en geniş cephe siyasetine mesafe koyan sekter bakış açısı.
Söz konusu ettiğimiz iki bakış açısının etkisini sınırladığımız ölçüde birleşik, militan ve kararlı bir toplumsal kuvvet inşa etmek mümkün olacak, bu kuvvetin basıncı altında burjuva muhalefeti faşizme karşı daha tutarlı bir mücadele hattına sokulacak, nihayetinde faşizmin yükselişini durdurmak, geriletmek ve giderek iktidar katından indirmek olanaklı hale gelecektir.
(*) İtalya’da Mussolini’nin yönetimindeki Ulusal Faşist Parti’nin yarı askeri faşist silahlı birlikleri.