Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sokağa çıkma yasakları ve insan hakkı ihlallerini eleştiren bildiriye imza atan akademisyenlere yönelik ‘aydın müsveddesi’ tepkisini dün de devam ettirdi. Akademisyenler yaşananları yorumladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sokağa çıkma yasakları ve insan hakkı ihlallerini eleştiren bildiriye imza atan akademisyenlere yönelik ‘aydın müsveddesi' tepkisini dün de devam ettirdi.
Erdoğan'ın sözlerinden sonra YÖK “Gereği yapılacak” dedi, akademisyenler hakkında soruşturmalar başlatıldı. Sedat Peker'in ölüm tehditleri ve savcılığın terör soruşturmaları, bunları takip etti. Bildiriye imza atmayan ve içeriğine katılmayan birçok akademisyen, linç kampanyasına tepki gösterdi. 1.128 imzayla yayımlanan bildiride imza sayısı 2 binlere ulaştı. Bildiriye imza atan akademisyenler ise tartışmalara yönelik şu açıklamalarda bulundu:
Sorumluluk hissiyle attım
Bildiriye imza atan akademisyenlerden Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Köroğlu, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik hazırlanan bildiriye de imza atmıştı. Köroğlu, başörtüsüne özgürlüğü savunduğu dönemle ilgili ve barış bildirisi için, “Ne geçmişte kahramandım ne de bugün hainim.” ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın açıklamalarına ilişkin özetle şunları söyledi: “Kötü söz sahibine aittir. Bugüne kadar gocunacağım, yanlış olduğunu düşündüğüm hiçbir şey yapmadım. Kamuya karşı sorumluluk hissiyle çalışan bir akademisyenim. Bu doğrultuda kamuya katkısı olacağını düşündüğüm yerde görüşümü bildirmekten çekinmedim.”
Başörtüsü yasağına da karşı çıktım
Bildiriye imza atan isimlerden Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Itır Erhart, Erdoğan'ın sözlerine, “Daima temel insan haklarını savunmaya, her türlü ayrımcılığa karşı olmaya çalıştım.” şeklinde cevap verdi. Erhart, “Öğrencilerimin başörtüsü ile derse gelme hakkını da, anadillerini okuma haklarını da savundum.” dedi. Bildiriye imza atma nedenini ise şöyle açıkladı: “Bölgeden sağlıklı haber alamıyoruz. Ayrıca en temel hak olan yaşam hakkının ihlaline, sivil ölümlerine dikkat çekmek istedim.”
Hakkâri'de gözaltı, Düzce'de yakalama
Hakkâri Üniversitesi'nde okutman olarak görev yapan Ümran Roda Suvağcı, ‘Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi' tarafından yayınlanan bildiriye imza attığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Suvağcı, savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Düzce Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Latife Akyüz, görevinden uzaklaştırıldı. Savcılık da hakkında ‘terör örgütü propagandası yapma' iddiasıyla soruşturma başlattı. Adresinde bulunamayan Akyüz hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Giresun Üniversitesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Dilek Özhan Koçak, görevinden uzaklaştırıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bildiride imzası bulunan 1128 akademisyen hakkında 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla soruşturma başlattı.
Bazılarımız her devirde kötü insanız
Başörtülü öğrencilerin üniversitelere rahatça girebilmeleri için yayımlanan ‘Özgürlük manifestosu' bildirisine de imza atan Prof. Nuray Mert, “Biz o zaman da kötü insandık, şimdi de kötü insanız. Bazılarımız her devirde kötü insan oluyor.” dedi. Kimilerinin her devirde iktidar muhafızı olduğunu belirten Nuray Mert şöyle konuştu: “Geçmiş devrin başörtüsü polisliğini yapanlar, tutanak tutturup üniversiteden, işten attıranlar şimdi bu devrin polisliğini yapıyor.”
1402'likleri hatırlatıyor
12 Eylül döneminde işlerine son verilen ve tarihe 1402'likler olarak geçen akademisyenlerden olan Prof. Niyazi Öktem, tartışmaları şöyle değerlendirdi: “Tek taraflı bir metnin kaleme alınması karşısında çekincelerim var. Ama bu bildiri nedeniyle bir akademisyen kıyımına gitmek demokratik Türkiye'ye yakışan bir durum değil. Bunun en büyük acısını okuduğu şiir nedeniyle bizzat Recep Tayyip Erdoğan çekmiştir. Ama devlet yetkililerinin hiyerarşik bir biçimde akademisyenleri cezalandırması ve rektörlerin emir telakki ederek soruşturma açması 12 Eylül dönemini hatırlatıyor.”
Kopuş büyüyecek
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Tahsin Yeşildere, “Bu insanlar sadece barış istedi. Savaşı durdurun, ölümler dursun, dedi. ” şeklinde konuştu. Yeşildere, “90'lı yılların acısı hâlâ o yöredeki insanların üzerinden atılmadı. Aynı senaryolar yeniden yaşanmaya başladı. Bu bir kopuşu getiriyor. Binlerce insanın göç ettiğini biliyoruz.” diye konuştu.