Haziran ayının son günlerinde Avrupa, iki önemli toplantıya ev sahipliği yaptı. Lahey’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde savaş hazırlıkları konuşulurken, Brüksel’de gerçekleştirilen Uluslararası Barış Forumu, savaşın kaçınılmaz olmadığını ve barışın mümkün olduğunu hatırlattı.
22–23 Haziran tarihlerinde Brüksel’de düzenlenen Uluslararası Barış Forumu, 50’yi aşkın ülkeden heyetleri bir araya getirdi. Uluslararası Barış Bürosu (IPB), Avrupa Sol Partisi (EL), İlerici Enternasyonal (PI), São Paulo Forumu, Uluslararası Halklar Meclisi (IPA) ve Amerika Halkları için Bolivarcı İttifak (ALBA-TCP) gibi kurumlar tarafından ortaklaşa düzenlenen toplantı, NATO Zirvesi’ne doğrudan bir yanıt niteliğindeydi. Barış Forumu, silahlanma çağrılarına karşı diplomasi ve sosyal adalet taleplerini öne çıkardı.
Avrupa Sol Partisi adına bir açılış konuşması yapan İspanyol siyasetçi Maite Mola, “Barış için duvarlar değil, köprüler kurmalıyız” diyerek forumun amacını özetledi.
Brezilya’dan Lula da Silva, Meksika’dan Claudia Sheinbaum ve Küba’dan Miguel Díaz-Canel gibi cumhurbaşkanları, video mesajı ya da büyükelçiler aracılığıyla foruma katkı verdiler.
Küba Devlet Başkanı Díaz-Canel, “Barış; kaynakların gaspı, irade dayatması, sömürgeci uygulamalar gibi insan onurunu ihlal eden her şeyin ortadan kaldırılmasıdır” dedi.
Latin Amerika’dan gelen mesajlar, barışın sadece ateşkes olmadığını; sömürüsüz, adil ve eşitlikçi bir düzenin inşası olduğunu vurguladı.
Avrupa Parlamentosu Milletvekili Özlem Alev Demirel ise NATO Zirvesi’ndeki tartışmaları eleştirdi:
“Demokrasileri ve uluslararası hukuku savunmak adına silahlanmak gerektiğini söylüyorlar. Bu tam bir delilik. NATO’nun kendisi, birçok uluslararası hukuk ihlalinin sorumlusudur.”
Demirel, Lahey’de, Brüksel’de ve Avrupa’nın birçok kentinde savaş karşıtlarının NATO’yu protesto ettiğini hatırlattı.
Forumun dikkat çeken konuşmacılarından biri de Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri Esther Lynch’ti. İrlandalı sendikacı Lynch, emek hareketinin barış inşasındaki rolünü şu sözlerle vurguladı:
“Barış sadece silahların susması değildir. Barış, sosyal adalettir. İnsan onuruna yakışır işler güvence altına alınmadan demokrasinin ayakta kalması zordur. İşçilerin söz sahibi olmadığı bir yeniden inşa, başarısızlığa mahkûmdur.”
Lynch, ETUC’un başlattığı “Barış İçin Sendikalar” girişimini tanıtarak, işçilerin ve sendikaların barışın aktif özneleri olması gerektiğini söyledi.
Avrupa Sol Partisi Başkanı Walter Baier, Batı’nın kolektif hafıza kaybına dikkat çekti:
“Dün, Donald Trump İran’a bombalı saldırı emri verdi. Bu, hem uluslararası hukukun hem de Birleşmiş Milletler Şartı’nın açık ihlalidir. 84 yıl önce, bugün, Hitler Barbarossa Harekâtı ile Sovyetler Birliği’ne savaş açmıştı.”
Baier, NATO ve AB’nin geçmişte Yugoslavya, Irak ve Libya’daki yıkıcı müdahalelerini hatırlattı ve “Şimdi de İsrail’e silah vererek Gazze’deki soykırıma ortak oluyorlar” dedi.
Baier, gerçek güvenliğin silahlarla değil; temiz su, sağlık, barınma ve eğitim gibi sosyal haklarla sağlanabileceğini belirtti. NATO’nun önerdiği 800 milyar avroluk bütçesinin ve yüzde 5 GSYH askeri harcama hedefinin güvenlik için değil, savaş endüstrisi için harcanacağını ifade etti.
İlerici Enternasyonal, forumun eş düzenleyicilerinden biri olarak yaptığı açıklamalarda, dünyanın topyekûn bir savaşa sürüklendiğine dikkat çekerek, barış için küresel ölçekte birleşik eylemlerin zorunlu olduğunu belirtti:
“Trump ve NATO’daki müttefikleri, Batı uygarlığının küresel hâkimiyetini sağlamak ve bu süreçte kendi servetlerini katlamak istiyor. Onlar savaşa hazırlanırken, biz barışı planlamalıyız.”
Forum, Uluslararası Barış İçin Ortak Bildirge’nin kabul edilmesiyle sona erdi. Bu bildirgede, askeri harcamaların ve toplumun militarizasyonunun artırılmasına karşı güçlü bir duruş sergilenirken; barışın ancak çeşitlilik içinde birlik, işbirliği ve örgütlü mücadeleyle inşa edilebileceği vurgulandı.
Bildirgede, sosyal hareketlerin ve işçi sınıfının mücadelesine destek çağrısı yapıldı. Çok taraflılığa, Birleşmiş Milletler Şartı’nın ilkelerine ve diplomasiye dayanan yeni bir ortak güvenlik mimarisi talep edilirken; savaşın kaynağı olan iktidar yapılarına, yoksulluğu sürdüren ve gezegeni yok eden sistemlere karşı küresel dayanışmanın büyütülmesi çağrısına yer verildi.
Forumda sıklıkla vurgulandığı gibi: “barışçıl bir dünya mümkündür, hem de zorunludur.”
Barış sadece silahların susması değildir.