Sivas’ın Kangal İlçesi Bakırtepe bölgesinde Siyanürle altın çıkarmak isteyen şirkete karşı mücadele devam ediyor.
Bakırtepe Çevre Platformu adı altında biraraya gelen 15 örgütün sürdürdüğü kesintisiz mücadelenin haklılığı mahkeme kararıyla bir kez daha onaylandı. Platformun Demir Export A.Ş ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açtığı davanın sonucu, bugün Ankara’da yapılan basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı.
Yılmaz Kızılırmak-“Bakırtepe Siyanüre Karşı” yazılı pankartın açıldığı, basın toplantısında yapılan açıklamada işaret edilen Sivas İdare Mahkemesinin kararına göre; Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun yetersiz olduğu ve bölgeye maden işletmesi kurulmasının çevreye zarar verebileceğine dikkat çekilerek yürütmeyi durdurma kararı verildiği vurgulandı.
Saat: 11:00’de Kızılay’da bulunan Mülkiyeliler Birliği Salonu’nda gerçekleşen basın toplantısına, platformun bileşeni örgütlerin temsilcileriyle birlikte dayanışma gösterenler katıldı.
Bakırtepe Çevre Platformu Ankara Sözcüsü Ali Balkız ve İstanbul Sözcüsü Hacer Elçin tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi.;
“Bakırtepe Çevre Platformu adına hepinizi sevgiyle selamlıyoruz.
Vahşi Kapitalizm’in azami kâr hırsı, dünyamızda olduğu gibi ülkemizde de sınır tanımıyor. Kapitalizmin yasasıdır: En kısa sürede, en az maliyetle, en çok kâr’ı elde etmek…
Böyle olduğu içindir ki de; denizler, göller, ırmaklar kirleniyor, tarım alanları, toprak, hava kirleniyor. Köyler, kentler, meralar kirleniyor. Orman alanları, tarım alanları daralıyor. Yaban hayat ölüyor. Kanser yaygınlaşıyor. Sağlık sorunları, henüz bilinmez yeni hastalıklarla giderek başedilmez hale geliyor.
Tüm bunlara biz neden olmuyoruz.
Kapitalistler neden oluyor.
Yeraltı-yerüstü zenginliklerden elbette yararlanılmalı ama böyle değil. Her türlü canlının temiz bir çevrede yaşama hakkına saygı göstererek. Gerekli önlemler alınarak.
Bizim hikayemiz 13.03.2013 tarihinde başladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu tarihte ‘Bakırtepe Altın Madeni Projesine’ ÇED olumlu kararı verdi. Anılan tarihten bu yana mücadele ediyoruz.
Siyanür zehrinden 1. Derecede etkilenecek olan Sivas-Kangal-Eğricek,Elkondu Köylerimizin Muhtarlıkları, bu köyler adına kurulmuş olan derneklerimiz başta olmak üzere, çok geniş bir çevreyi de içine katarak Bakırtepe Çevre Platformunu oluşturduk. Zira örgütlenmeden, ulaşabileceğimiz her alana ve kesime ulaşmadan, güçlerimizi birleştirmeden mücadele edilemeyeceğini biliyorduk.
Siyanürün ne olduğunu bilmiyorduk. Bunu öğrenerek işe başladık. Dünyamızda ve Ülkemizde, daha önce verilmiş ve verilmekte olan mücadele deneyimlerinden yararlandık. Onların izlediği yolları kendimize yol yaptık.
Bir yandan hukuki mücadelemizi sürdürürken diğer yandan da havası, suyu ve toprağı zehirlenecek ve o bölgeyi terk etmek zorunda kalacak olan halkımızı harekete geçirdik.
1600 kişiden 10’ar lira toplayarak bütçe oluşturduk.
Şantiye ’ye gittik. Devasa iş makinelerinin paletlerine çıkarak bu açgözlü kapitalistlere “defolup gidin buradan, bu çit çektiğiniz, derin çukurlar açtığınız, altını üstüne getirdiğiniz bu topraklar bizim meramızdır, tarlamızdır” dedik. Onlara avuçlar dolusu altınlar fırlattık ‘Gözünüz doysun”’ dedik. Biz bunları derken çevrede otlanmakta olan, koruma altındaki Akkaraman koyun sürüleri ile yine koruma altında olan Kangal köpekleri de bize eşlik ettiler. Hepinizin bildiği Kangal Balıklı Çermikte’ki Dr. Balıkların ana kaynağı hemen yanı başımızda, Bakırtepe yağmur – kar ve kaynak sularının da akıp gittiği Kalkım Çayı, Kalkım Turizm bölgesi 1-2 km mesafedeydi. Jandarma da uzaktan bizi izliyordu.
İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde yürüdük.
Ankara’da İzmir Caddesi’nde yürüdük.
Sivas’ta Cumhuriyet Meydanı’nda yürüdük.
Çetinkaya’da Belediye önünde yürüdük.
Defalarca Bakırtepe’nin doruğuna 1950 mt’ye çıktık, kurbanlar kestik, halaylar çektik. Semahlar döndük.
Paneller, açıkoturumlar, konserler yaptık.
Birliğimizi, beraberliğimizi pekiştirdik. Birbirimize moral verdik, cesaret verdik, enerji verdik.
Sivas İdare Mahkemesinde, aldığımız yürütmeyi durdurma kararlarıyla. Şantiyeyi kapattırdık. Kapısına kilit vurduk.
Bizleri içeriden çökertmek için çok uğraştılar. İçimizden birilerinin rüşvet istediği yalanını yaydılar, içimizden birilerine iş vermek istediler, sadece işsiz bir mühendis gencimizin kanına girebildiler. Traktörlerimiz, kamyonlarımız harıl harıl çalışacaktı. Hep beraber zengin olacak, külçe külçe altını paylaşacaktık. Böyle bir hayal dünyası yarattılar.
Onlar hayali anlattı, bir gerçeği anlattık halkımıza, köylülerimize, komşularımıza.
Gittikçe örgütlülüğümüzü geliştirdik, genişlettik.
Bu alanda mücadele eden sadece biz değildik.
34 ayrı bileşenden oluşan Türkiye Ekoloji Meclisi ile de güçlerimizi birleştirdik.
Bakırtepe çok sayıda endemik bitki barındıran; keklik, tavşan, tilki, kartal, serçe, sığırcık, yılan, arı, fare, kelebek ve daha çok sayıda canlıya yurt olan bir doğa parçası olmanın dışında, yöre halkı; ki, Alevi, Sünni, Kürt, Türk tarafından kutsal kabul edilen, kurban kesilen dua edilen, derman beklenen bir ziyaret yeridir.
ÇED’in iptali için bir neden de budur diye itiraz ettiğimizde mahkemeye; Demir-Eksport, karşı savunmasıda ne dedi biliyor musunuz ? … ‘orası çevre halkının piknik yeridir.’ Halkın canının bir değeri yok ki, inancının, kültürünün de bir değeri olsun sermaye için.
Sermaye deyince, Demireksport Koç Holding’e bağlı bir şirket.
Koç Holding’i Divan Oteli nedeniyle Gezi’de tanımıştık. Taksim’de cankurtaran Koç, Sivas’ta can alıyor. Bu da sermayenin ne kadar iki yüzlü olduğunu gösterir.
Sonunda hak yerini buldu.
2 yıla yakın bir süredir devam etmekte olan davamız Sivas İdare Mahkemesinde lehimize sonuçlandı. O namuslu yargıçlara teşekkür ediyoruz.
Bizlerle bilgilerini, deneyimlerini paylaşan; odalara, kurumlara, değerli şahsiyetlere, aktivistlere, avukatlarımıza çok çok teşekkür ediyoruz.
Bu kararı; siyanüre, arseniğe, tüm doğa düşmanlarına karşı mücadele eden dostlarımıza armağan ediyoruz.
Ama bu durum, henüz bitmedi.
Bizans’ta oyun bitmez denir ya; Demir Eksport yenir bir ÇED hazırladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da kabul etti. Bu yeni durum sil baştan demektir. Yeni bir süreç yeni bir hikaye başlıyor demektir.
Onlarda kâr hırsı varsa bizde de can havli var.
Artık her şey inceldiği yerden kopacak.”
Platform adına yapılan açıklamanın ardından; TMMOB adına Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’da kısa bir konuşma yaptı.
Soğancı, Bakırtepe Çevre Platformunun yürüttüğü mücadeleyi desteklediklerini, Demir Export A.Ş ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edilen yeni ÇED raporuna karşı da mücadelenin yanında olacaklarını vurguladı.
Mücadelenin Hukuksal boyutunu üstlenen Avukatlardan Mehmet Horuş ve Özgür Cenk Karabulut’ta yaptıkları açıklamalarda Hukuksal Süreci şöyle özetlediler;
“Sivas İli, Kangal İlçesi, Eğricek Köyü sınırları içerisinde bulunan Bakırtepe mevkiinde yapılması planlanan ‘’Bakırtepe Altın Madeni Projesi’’ ile ilgili davalı idarece verilen 13.03.2013 tarihli Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararının öncelikle yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli 10/05/2013 tarihinde Sivas 2.İdare Mahkemesinde dava açılmıştır.
30/05/2013 tarihinde projenin telafisi imkansız zararlara yol açacağı gerekçesiyle ÇED Olumlu kararının yürütmesi Sivas 2.İdare Mahkemesi tarafından durdurulmuştur.
06/01/2014 Tarihinde Keşif Yapılmıştır.
03/03/2014 Tarihli 64 sayfa bilirkişi raporunda projenin doğaya ve insan sağlığına zararlı olduğu ortaya çıkmıştır.
15/04/2014 tarihinde Sivas İdare Mahkemesi 13.sayfalık Yürütmeyi Durdurma kararı vermiştir.
Bakanlığın ve şirketin Sivas Bölge İdare Mahkemesine yaptığı itiraz reddedilmiştir.
25/11/2014 tarihinde duruşma yapılmıştır. Mahkeme kararı daha sonra yazılı olarak bildireceğini açıklayarak duruşmaya son vermiştir.
26/12/2014 tarihinde UYAP siteminden mahkemenin iptal kararı verdiği görülmüştür.
Mahkemenin iptal kararı henüz tebliğ edilmeden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 31/12/2014 tarihinde yeni ÇED izni vermiştir.”
Basın toplantısında yörede yaşayan insanlardan da konuşarak yaşadıkları sorunları dile getirdiler ve sonuna kadar mücadele edeceklerini vurguladılar.