DEM Parti Antep İl Örgütü, “Ekmek ve Adalet Buluşmaları” kapsamında dayanışma gecesi düzenledi. Kentte bulunan bir otelde düzenlenen buluşmaya; DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Antep Barış Anneleri Meclisi üyeleri, DEM Parti milletvekilleri Mehmet Zeki İrmez, Zeynep Oduncu Kutevi, EMEP Milletvekili Sevda Karaca yerine kayyım atanan Halfeti Belediye Eşbaşkanı Mehmet Karayılan, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, konuşmasına Antep’te demokratik mücadelede yer alırken yaşamını yitirenleri anarak başladı. DAİŞ saldırısında hayatını kaybedenleri anan Bakırhan, “Unutmayacağız, unutturmayacağız. Bir gün barış geldiğinde demokratik bir yargı karşısında onlar ile hesaplaşacağız. İliç’te yaşamını yitirenleri de anıyoruz” dedi. Dîlok’un Kürt sorunun demokratik çözümü noktasında önemli bir merkez olduğunu belirten Bakırhan “Buraya çok geldim. 40 yıl önce öğrenci olduğum zamanlarda gelirdim. Başka bir Antep vardı. Doğunun Paris’i olarak görülen kent şuan işsizlik, uyuşturucu merkezi yapıldı. Davalarından uzaklaşmak için uyuşturucuya göz yumanların yüzünden bu lanet uyuşturucu ülkenin dört bir yanına dağıldı. Dîlok sanayinin şehri ama yoksulluğun en fazla olduğu yerlerden biri. Antep halklar bahçesiydi, devrimcilerin merkeziydi. Antep’in kimliği renkliydi ama şuan başka bir kimlikle ön planda. Antep’i bu hale getirenler utansın. İnsanları ülkelerinden buraya çağırdılar, mültecileri de aç bıraktılar. Bunların sorumlusu iktidardır. İktidar ile mücadele eden gerçek bir muhalefetiz” dedi.
‘Dünyada bir vicdan sorunu var
Dünyada verilen vekalet savaşlarına dikkati çeken Bakırhan, “Her gün bir yerde savaş çıkarıyorlar. Hegemon güçler bölgeyi dizayn etmek için ellerinden geleni yapıyor. Bunların sebebi sadece hegemonik güçler demek yeterli değil. Tekçi düzenlerde bu sömürü çarkına çalışıyor. Suriye’de demokratik bir yapı olsaydı bugün bu durumda olmazdı. Irak ve İran’ın içinde bulunduğu durum demokratik olmamasından kaynaklıdır. Her gün İran’da insanlar idam ediliyor. Bu uygulamalar hegemon güçlere kapı aralıyor. Yok sayan uygulamaları bir yana bırakılması lazım. Demokratik bir zemin yaratmak dışında bir çözüm yok. Bir enerji yolu için yüz binlerce insan katlediliyor. Dünya kötü vizyonlu inşalar ile yönetiliyor. Emlakçı kafası ile yönetenler Gazze’de insanları başka bir yere sürmekten bahsediyor. Dünyada bir vicdan sorunu var. Kanlı bir suskunluk yaşıyoruz. Tişrîn’de sadece Kürtler olduğu için insanların üzerine bombalar atılıyor. Dünya bunun karşısında sus pus. Sivil insanların katledilmesinin karşısında kanlı bir sessizlik var. Buna karşı mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘SMO kimdir?’
Kuzey ve Doğu Suriye’de demokratik bir sistem olduğunun altını çizen Bakırhan, “Demokrasi var. Kadın, genç, adalet, eşitlik var, sokakta aç kimse yok. Türkiye neden bu güzel sisteme karşı? diye sora bilirsiniz. Türkiye’yi yönetenler de orada güzel şeyler olduğunu biliyor. Türkiye’yi oradaki demokratik sisteme saldırmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. SMO kimdir? Maaş ile eline silah alanlar orada kazanımlarını koruyan davasına sahip çıkan insanlar ile mücadele edemez. Bu iktidarı her gün uyarıyoruz. İnkarcı politikalarınızdan vazgeçin” dedi.
‘İnsanlar karnını borç ile doyuruyor’
Antep’te işçilerin çalışma koşulları ve düşük ücret nedeniyle iş bıraktığına dikkati çeken Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu insanlar grev yapmasın da ne yapsın. Bu insanların aileleri var. İnsanlar karnını borç ile doyuruyor. Her yerde grev var ama AKP milletvekilinin kardeşinin fabrikasının önünde özel bir güvenlik var. Biz işçiler ile dayanışma içindeyiz. Yarın onlar ile milletvekillerimiz dayanışmalarını gösterecek. Sadece emekçiler hakkını almıyor değil. TÜSİAD başkanı konuştu Adalet Bakanı hemen açıklama yaptı ve ‘Nasıl demokrasi yok’ dersin dedi. Evet demokrasi yok. Pınar Bulunmaz çok cani bir şekilde katledildi, bize dosyayı okumadan cezalar veren mahkemeler ‘iyi hal indirimi’ verdi. Kimsenin can güvenliği yok. Çürüme var, çöküş var, krizler var. Buradan çıkış yolu demokrasi.
Bu yanlıştan dönün
Kayyım uygulaması trajik komiktir. Gülelim mi ağlayalım mı bilemiyoruz. Kürt coğrafyası bir laboratuvar. Burada başlıyor sonra her yere yayılıyor. Kent uzlaşısı nedeniyle bir operasyon yapılmış savcı ‘Kürt-Türk ittifakı yapmak için’ diyor. Evet, tam da sizin dediğiniz gibi. Türk-Kürt, emekçiler ittifakı için bunu yaptık. Bu suç değil. Savcı’ya soruyoruz Mustafa Kemal Kurtuluş savaşı öncesi Kürtlere gitti onu da mı yargılayacaksınız? Kürt Karayılan vardı. Antep’te Kürtler ve Türkler ile ittifak yaptı. Yüz yıl öncesine de bir soruşturma açın. İroni yapıyoruz ama bunlar yüz yıl öncesine de dava açar. Devlet Bahçeli 1 Ekim’den bu yana Kürt-Türk ittifakından bahsediyor ona da bir soruşturma başlatacak sanırım savcı. Kürtler vergi verir, askere gider ama belediye kazanamaz. Bu yanlıştan dönün. Bu uygulamalar bizi bir yere götürmez. Kapıları açsanız içerde insan kalmayacak.”
Abdullah Öcalan ne çağrısı yapacak?
Abdullah Öcalan ve DEM Parti’nin İmralı Heyeti arasında yapılan görüşmelere değinen Bakırhan, “1 Ekim’den bu yana durmadan çalışıyoruz. İstiyoruz ki bu tartışmalar bir barış sürecine dönüşsün, Türkiye demokratikleşsin. Herkes arasından adalet sağlansın istiyoruz. İnsanlar arasından gelir adaletsizliği olmasın istiyoruz. Türkiye’yi öyle bir hale getirdiler ki insanların telefonunu soruyorlar. Dünyada telefonsuz insan mı kaldı. Sayın Öcalan ile heyetimiz iki defa görüştü. Hepinize selamları vardı. Sayın Öcalan, hakkını vermek gerekiyor. Bu günleri çok önceden okuyan bir paradigmaya sahipti. 1990’dan bu yana demokratik yaşam, Kürt-Türk kardeşliğinden bahsetti, ‘Sadece Kürtlere, emekçilere değil yaşayan herkese genç, kadın herkese eşit yurttaşlık’ diyor Sayın Öcalan ve Türkiye’nin önünü açacak bir yol haritası açıklayacak. Bu ülkenin savaşa giden milyonlarının işçilerin emek hakkı olarak kullanılmasını istiyor. Uyuşturucuya giden milyonların gençlerin eğitimine gitsin diye çalışıyor. Devlet bu konuda samimi ise önümüzdeki günler daha iyi şeyler konuşacağız. Ama kayyım politikasını devam ettiren devlet samimi mi diye herkes soruyor? Haksız değiller. Kim bizi görse aman dikkat edin diyor. Yalan, dolan her şey var bunlarda, Nehir kalmadı her yerde baraj yaptılar, deniz gitti, doğa gitti. Sanayinin olduğu kentte insanlar aç ise nasıl sanayi üretim yapacak. Mardin’den geldim insanlar ekim yapamıyor. Bize düşen demokrasiyi savunmaktır. Sayın Öcalan hepimizi eşit yapacak, insanların huzur içinde olacağı bir Türkiye çağrısı olacak. Kürt- Türk ittifakının güncellemesinden bahsediyor Sayın Öcalan. Umarız iktidar bu sürece samimi bir şekilde yaklaşır. Herkes sözünü söyledi, olumlu yaklaştı ama AKP iktidarı dinliyor sadece. Bu sürecin bir barış süreci olmamasını istemeyecek kimse yok. Kimse barışın karşısında durmaz. Neden duralım? Bu süreç sadece İmralı’dan gelen bir çağrı ile olmaz. İmralı 90 dakikalık bir maçı başlatacak. Bu maçta biz herkesin çaba sarf etmesi gerek” şeklinde konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı