Akademisyenlerin, “Terör propagandası” gerekçesiyle ihracının önünü açacağı gerekçesiyle eleştirilen düzenlemeden geri adım atıldı.
AKP, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Kanunu’nda, “Terör propagandası” gerekçe gösterilerek akademisyenlerin ihracının önünü açan düzenlemeden muhalefetin direnişi üzerine geri adım attı. Maddenin çıkarılması için Milli Eğitim Komisyonu’nda ve TBMM Genel Kurulunda iktidara çağrıda bulunan CHP’li Çakırözer, “Bu ülkenin büyük kaynaklar, büyük emeklerle yetiştirdiği değerli akademisyenlerinin geleceğini bir kalemde yok etmeyin. Daha önce ihraç edilen barış akademisyenlerinin üniversitelere dönüş yolunu da açın” dedi.
YÖK Kanunu’nda akademisyenlerin özlük hakları, disiplin maddeleri, vakıf üniversitelerinin ekonomik durumlarına ilişkin tedbirler ile Milli Eğitim Temel Kanunu’da yapılan değişiklikle yaz döneminde telafi eğitimi yapılmasının önünü açan kanun teklifi TBMM’de kabul edildi. Genel Kurul görüşmelerine ise akademisyenleri görüşleri nedeniyle kamu görevinden çıkaracak disiplin maddesi ile ekonomik gerekçelerle vakıf üniversitelerine el konulmasının önünü açan maddeler damgasını vurdu.
Kanundaki “kamu görevinden çıkarma” cezası kapsamına “terör propagandası” adı altında eklenmek istenen ve iktidar bloğu arasında da tartışmaya neden olan maddeye muhalefet büyük tepki gösterdi. Muhalefet ve kamuoyundan gelen tepkiler üzerine, akademisyenlerin düşünceleri nedeniyle üniversiteden atılmasına yol açılabilecek maddeden geri adım atıldı.
"Barış akademisyenleri dönmeli"
‘Propaganda gerekçesiyle akademiden ihraç’ maddesine hem Komisyon hem de TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmalarla karşı çıkan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “YÖK, milletin Meclisine yeni ihraçların önünü açacak madde getirmek yerine mevcut haksızlık ve adaletsizlikleri gidermelidir” dedi. Çakırözer “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attıkları için KHK ile ihraç edilen, cübbeleri yerlerde sürüklenen, pasaportlarına el konulan akademisyenlerin üniversitelere dönüşünün sağlanmasını istedi. Anayasa Mahkemesi kararına karşın binlerce akademisyenin mağdur edildiğini belirten Çakırözer, “Bir bildiriye imza attılar diye üniversitelerden yüzlerce hocamız ihraç edildi. Haksız hukuksuz yargılandılar. Hatta tutuklananlar oldu. Anayasa Mahkemesi tüm bunların hukuksuz olduğunu tespit etti. Şimdi yapılması gereken bu akademisyenlerin üniversitelerine dönüş yolunun açılmasıdır. Ayrıca, yine OHAL KHK'leri ile ihraç edilen ama mahkemelerin suçsuz bulduğu akademisyenlerimiz var. Onlara da bir mağduriyet daha yaşatılarak kendi üniversitelerine değil uzak üniversitelerde görevlendirilmeleri uygulamasından derhâl vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.
Yolsuzluk varsa soruşturma niye yok?
Yasa teklifindeki vakıf üniversitelerine el koyma yetkisi de TBMM’de tartışma yarattı. Vakıf üniversitelerine çeki düzen verilmesinin gerekli olduğuna dikkat çeken Çakırözer, şunları söyledi:
“Ama bu kanun bu amaçla mı geliyor, yoksa el konulan Şehir Üniversitesine kilit vurmak için mi getiriliyor şüphelerimiz var. Bakın AKP iktidarının en etkili bakanlarından olan Ömer Dinçer diyor ki ‘Şehir Üniversitesini iki yıl sonra geri devredeceklerdi. Şimdi kanunla kapatıyorlar. Kanunda adım adım Şehir Üniversitesine yapacaklarını anlatıyorlar’ Yine Ömer, ‘Mesele borç değil. Daha iki yıl önce Erdoğan ‘Oraya kayyım atayacağız’ diyordu. Yolsuzluk varsa soruşturma niye yok’ diyor. Ben de Meclis kürsüsünden soruyorum, yolsuzluk varsa, usulsüzlük varsa YÖK nerede? Savcılar nerede? Niye soruşturma açılmıyor?”
Şehir Üniversitesi’ne ve kurucu vakfına el konmasının siyasi olduğunu belirten Çakırözer, “Çok açık biçimde siyasi bir mesele. Ama siyasi mücadele uğruna bir akademi, bilim yuvası kapatılır mı? Sorsam şu salonda bir çoğunuzun kendisi ya da çocukları o üniversitede eğitim görmüştür ya da görüyordur. Yolsuzluk, usulsüzlük varsa niye soruşturma açmıyorsunuz” dedi.
(BirGün Gazetesi)