Necdet Adalı’nın ölümünün 41. yılında avukatı Ali Ulvi Ortanca ile konuştuk: Necdet idama giderken bile çok dirayetliydi. Benim ellerim titrerken, ben ellerimin titremesini engellemek için dirseklerimi tutarken, Necdet gayet sakin duruyordu. İdam önlüğünü giydi. İğne ile birbirine tutturulur bu önlükler baktı bir yer açık kalmış, “Burayı da kapatın” dedi.
12 Eylül Askeri Darbesi’nin ilk idamı Necdet Adalı’nın ölümünün 41. Yılında Necdet Adalı’nın avukatlarından olan Ali Ulvi Ortanca ile konuştuk.
Necdet Adalı idama giderken bile çok dirayetliydi diyen Ali Ulvi Ortanca infaz gününe ilişkin “Benim ellerim titrerken, ben ellerimin titremesini engellemek için dirseklerimi tutarken, Necdet gayet sakin duruyordu. Necdet idama gitmeden önce cezaevinde olan arkadaşları ile vedalaşamadığı için üzgündü ve arkadaşlarına selam söylememi istedi. “Arkadaşlarla vedalaşamadım, selam söyle” dedi. İdam önlüğünü giydi. İğne ile birbirine tutturulur bu önlükler baktı bir yer açık kalmıştı, “Burayı da kapatın” dedi. Mektup yazarken iç geçirerek mektup yazıyordu. İnfaz savcısı “Hadi çabuk çabuk” diyerek mektup yazmasını hızlandırmak istedi. Sonra Necdet kendisi idam sehpasına yürüdü ve kendisi tekmeledi” dedi.
Siz davayı nasıl aldınız?
“Dava benim avukat olmamdan önce 1977 senesinde başlamış. Ben 1978 senesinde avukat oldum. Ankara’ya gittim. TÜMBEK İş Sendikası’nda çalışmaya başladım. Sendikaya gidip gelirken Necdet Adalı’nın arkadaşları, ailesi olaya benim de dahil olmamı istediler. Ancak ben dava esnasında çok dahil olamadım çünkü dava başlayalı bir buçuk sene olmuştu. Ben dahil olmadan evvel Mehdi Bekdaş, Necdet Bayhan, İsmail Çevik bakıyordu davaya. O dava çok sanıklı bir davaydı. İsmini zikrettiğim avukat arkadaşlarımın vermiş oldukları bilgilerle ben davaya ilişkin bilgi sahibi oldum. Daha sonra Necdet Adalı ile cezaevinde görüşmeye başladım.”
Necdet Adalı 12 Eylül darbecilerinin ilk idamı, idam edilen ilk devrimci… Necdet Adalı bugün yaşıyor olabilir miydi?
“Davaya gelecek olursak; davanın esası görgü tanıklarından çok siyasi bir dava olduğu için siyasi görgü tanıkları vardı elbette. Ancak ne yazık ki davanın esası emniyette işkencede alınan ifadelere dayanıyordu. Davada Necdet Adalı dışında Kemal Ergin vardı. Kemal Ergin cezaevinden firar etti. Bir de yakalanamayan Arslan Törer diye biri vardı. Arslan Törer pişmanlık yasasında teslim oldu bir süre yattı daha sonra çıktı. Davayı sıkıyönetime aldılar dava sıkıyönetimde görülmeye başladı. O dönem sıkıyönetim ilan edilmeden önce işlenen suçlar sivil mahkemelerde görülecekti. Sivil mahkemelerde idamla yargılananların çoğu da hapis cezası alıyordu. Adalı’ya ise bu karar yetişemedi ve sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı.”
Siz infaz gerçekleştiğinde oradaydınız. Neler söylemek istersiniz?
“İnfazın kendisi de usule uygun bir infazda değildi. İnfazın olması için Yargıtay’dan karar çıkması lazım, infazın yapılmasına dair kanun çıkması lazım ve kanunun mecliste onaylanması lazım. Kendi aramızda konuştuğumuzda Necdet “Bunlar beni asacak” diyordu, biz de “Asamazlar daha kanun çıkması lazım birçok işlem var” diyorduk.
Bir gün haber geldi Konsey karar çıkarmış infazı onaylamış.
İnfaza giderken bize haber verdiklerinde Avukat Necdet Bayhan’ın Anavartalar’daki bürosunda beş avukat toplanmıştık. Necdet Bayhan’ın benim ve Mehdi Beştaş’ın infaza gitmesi konusunda ortak karar aldık. Necdet Bayhan son anda ben “dayanamayacağım” dedi ve gelmek istemedi. Mehdi bir ara durdu, “Ölümü seyretmeye gideceğiz, gidelim mi” diye sordu. Ben de “görev” dedim. O da “doğru söylüyorsun” dedi. Sonuç olarak ikimiz gittik.
İdam öncesinde Necdet çok dirayetliydi. İnfaz günü benim ellerim titrerken, ben ellerimin titremesini engellemek için dirseklerimi tutarken, Necdet gayet sakin duruyordu. Necdet idama gitmeden önce cezaevinde olan arkadaşları ile vedalaşamadığı için üzgündü ve arkadaşlarına selam söylememi istedi. “Arkadaşlarla vedalaşamadım, selam söyle” dedi. İdam önlüğünü giydi. İğne ile birbirine tutturulur bu önlükler baktı bir yer açık kalmıştı, “Burayı da kapatın” dedi. Mektup yazarken iç geçirerek mektup yazıyordu. İnfaz savcısı “Hadi çabuk çabuk” diyerek mektup yazmasını hızlandırmak istedi. Sonra Necdet kendisi idam sehpasına yürüdü ve kendisi tekmeledi. Son sözleri ise “Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Sosyalizm. Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği” oldu.”