HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, kadın yoksulluğunun araştırılması ve kadın yoksulluğuna neden olan etmenlerin belirlenerek, alınacak önlemlerin tespiti için Meclis’te komisyon kurulmasını talep etti.
HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, kadın yoksulluğunun araştırılması ve kadın yoksulluğuna neden olan etmenlerin belirlenerek, alınacak önlemlerin tespiti için Meclis’te komisyon kurulmasını talep etti.
Filiz Kerestecioğlu komisyon talebi yönergesini şöyle ifade etti:
“Cinsiyet temelli eşitsizliklerin ve ayrımcılıkların önemli sonuçlarından biri kadın yoksulluğudur. Yoksulluk hızla büyüyen bir sorun olarak Türkiye’de nüfusun önemli bir kısmını etkilemekteyse de, kadınlar erkeklere göre yoksullaşma riskine daha açıktır ve kadınların yoksulluğu deneyimleme biçimleri erkeklerinkinden farklılaşmaktadır. Kadın yoksulluğu çok boyutlu bir sorundur. Gelir ve tüketimin yanı sıra sağlığa, eğitime, yeterli gıdaya, temiz suya, kentsel haklara, adalete erişim gibi yaşam koşullarını belirleyen faktörlerle de doğrudan ilişkilidir.
Kadın yoksulluğunun ve yoksunluğunun ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar, aynı zamanda kadınların toplum yaşamına eşit koşullarda katılmasının güvence altına alınmasını da temin edecektir. Bu bakımdan, kadınların sosyal ve ekonomik haklardan faydalanmasının önündeki ayrımcılıkların ortadan kaldırılması, Anayasanın ve CEDAW başta olmak üzere Türkiye’nin imzacı olduğu uluslararası anlaşmaların getirdiği yükümlülükleri yerine getirmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi amacıyla Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulması aciliyet taşımaktadır.”
Erkeklere bağımlılığı olağanlaştıran bu sistem kadınları yoksullukla sınıyor
“Güvenceli istihdamdan dışlanan kadınlar emeklilik hakkından da mahrum kalmakta, emeklilik ve sağlık güvencesi baba veya eş üzerinden tanımlanmaktadır. Hem temel yaşam kaynakları hem de sosyal haklar anlamında erkeklere bağımlılığı olağanlaştıran bu sistem, kadınları sürekli yoksullukla sınarken başta ekonomik olmak üzere, erkek şiddetinin diğer biçimleri karşısında da korumasız kılmaktadır.
Kadınlar açısından, yoksulluğun derinleşmesi ekonomik bağımlılığı ve sosyal dışlanmayı beraberinde getirmekte, cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretmektedir. Kadına yönelik şiddet biçimlerinden biri olan ekonomik şiddet kadınların kendilerine ait gelirlerinin olmadığı durumlarda çok daha yoğun şekilde deneyimlenmektedir. İstanbul Sözleşmesi tam da bu nedenle kadınların şiddetsiz bir yaşam kurabilmelerinin yoksulluk gibi yapısal sorunların çözümünden geçtiğini vurgulamaktadır. Sözleşme şiddetin kaynağının yaşamın her alanına sirayet etmiş toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğuna dikkat çekerek şiddeti önlemek için bütüncül politikalar geliştirilmesini şart koşmaktadır. Bu bakımdan Sözleşmeden çekilme kararı kadına yönelik şiddeti önleme kadar kadın yoksulluğuyla mücadele taahhüdünden de vazgeçmek anlamına gelmektedir.”