Faşizmin kurumsallaşması yolunda AKP son düzlüğe girmiş görünüyor. Her krizden bir fırsat çıkartma konusunda mahir olan AKP, YÖK Kanunu’da yapacağı değişiklikle, 6 binin üzerinde akademisyenin KHK ile atıldığı üniversitelerde yeni bir kıyım hazırlığında.
SiyasiHaber
Tayyip Erdoğan ve ekibi ‘tek adam’ cezaevlerinde muhaliflerine yer açmak için yeni infaz yasasının maddelerimi Meclisten bir bir geçirirken, diğer yandan da muhalifleri boşalan cezaevlerine daha kolay atabileceği yasalar hazırlıyor.
Barış isteyen akademisyenlere tahammül edemeyen ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 6 binin üzerinde akademisyeni üniversitelerden ihraç eden AKP, yeni bir yasa teklifiyle KHK rejimini üniversitelerde kalıcı hale getirmek, kalan az sayıdaki bilim insanı, akademisyeni de üniversiteden kopartmak istiyor. Bu yasayla üniversitelerde tabuta son çivi çakılmak isteniyor.
Düşüncelerini açıklayan akademisyenlerin iktidar tarafından beğenilmeyen her düşüncesi, yandaş savcı ve hakimler marifetiyle birer ‘Terör örgütü propagandası’na dönüştürülerek akademisyenler üniversitelerinden uzaklaştırılacak. Akademisyenler üzerinde yeni bir Demoklas’in kılcı sallanmaya başlayacak.
‘Propaganda’ üniversiteden atılma gerekçesi sayılacak
AK Parti’nin YÖK Kanunu’nda değişiklikler içeren ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda kabul edilen teklifinde, “terör örgütü propagandası” üniversiteden atılma gerekçesi olarak yer alıyor.
AK Parti’nin kanun teklifine göre üniversite görevlileri ‘terör örgütü propagandası’ yaptığında kamu görevinden çıkarılacak. AK Parti teklifinde üniversite görevlilerinin kamu görevinden ihraç edilmesine gerekçe olarak, “Terör örgütlerinin propagandasını yapmak, bu örgütlerle eylem birliği içerisinde olmak veya yardım etmek, kamu imkan ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak” hükmünün uygulanmasını istiyor.
Anayasa Mahkemesi ise 2019 yılında, YÖK Kanunu’na 2016 yılında eklenen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yer alan “Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak” maddesini iptal etmişti.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesinde bilimsel özerkliğe vurgu yapılmış ve “YÖK başkanına öğretim elemanları hakkında soruşturma açma yetkisi tanıyan kuralın bilimsel özerkliği zayıflatan ve YÖK’ün sahip olduğu denetim yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleri ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır” ifadeleri kullanmıştı.
Her muhalif düşünce ‘Terör örgütü propagandasına dönüştürülebilir
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu görüşmelerinde AK Parti’nin teklifine dair CHP’li Milletvekilleri Yıldırım Kaya, Sibel Özdemir ve Utku Çakırözer tepki gösterdi. AK Parti’nin teklifinin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptali nedeniyle gündeme geldiğini ifade eden Çakırözer, “AYM yasanın daha önceki halinde ‘teröre destek nedeniyle üniversiteden çıkarma’ maddesini üniversite özerkliği vurgusu ile öğretim üyelerinin devlet memuru statüsünde olmadığını belirtmişti. Bu karara karşın disiplin cezaları içine yine ‘terör propagandası’ eklenerek kapsam genişletiliyor. Maddeye eklenen ‘terör örgütü propagandası’ kavramı Türkiye’de yargı sistemi içinde düşünce özgürlüğünün yargılanmasında en çok kullanılan unsurdur. Çünkü propaganda kavramı ve değerlendirmesinin çerçevesi çok geniştir” dedi.
Bu düzenleme akademisyen kıyımının önünü açar
AYM’nin hak ihlali kararına karşın binlerce akademisyenin düşüncelerinden dolayı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edildiğini hatırlatan Çakırözer, “Bu düzenleme üniversitede akademisyenler için yeni bir kıyımın önünü açar. YÖK ve atanmış rektörlerin insafına bırakılan akademisyenlerimiz için bilimsel özerklik tamamen sona erer. Gazeteciler başta olmak üzere iktidarı eleştirenlerin de terörist gibi muamele gördüğü ülkemizde Türkiye’de ciddi mağduriyetlerin önü açılır. Akademisyenlerimiz düşüncelerini söyleyemez, gerçekleri açıklayamaz ve halkı bilgilendiremez hale gelir” ifadelerini kullandı.