HDP Milletvekili Ahmet Şık, Gezi Davası kararının perde arkasını anlattı. Ahmet Şık, “Gezi davasının Batı’yla ilişkilerdeki yükselen maliyeti nedeniyle bazı pazarlıklar sonucu beraat kararı aldırtan ancak kitlesi nezdinde zayıflamış görüntüsü ortaya çıkan Erdoğan çark ederek bu kez tutuklama kararı alınması için yolu açtı” dedi.
SiyasiHaber
HDP Milletvekili Ahmet Şık, 18 Şubat 2020’de görülen tüm yargılanan isimlerin üzerlerine atılı suçlardan beraat etmesiyle sonuçlanan Gezi Davası’yla ilgili dün sosyal medya hesabından bir dizi twit atarak açıklamalarda bulundu. Ahmet Şık açıklamalarında, Gezi Davası hakkında İstanbul Çağlayan Adliyesi içinden edindiği bilgileri sıraladı. Şık, Osman Kavala'nın beraat ve tahliye kararının Erdoğan tarafından verildiğini, bu kararın kamuoyunun yakından tanıdığı bazı gazeteciler tarafından duruşmadan bir gün önce, bazı sanık avukatlarına da “Beştepe’den gelen müjde” olarak iletildiğini aktardı.
Gezi Parkı davası kapsamında 18 Şubat’ta Silivri’de görülen duruşmada mahkeme heyeti yargılanan 9 isim hakkında beraat kararı vermişti. Beraat edenler arasında 2 yıl 4 ay tutuklu bulunan Osman Kavala da bulunuyordu. Mahkeme heyeti Osman Kavala’nın da tahliyesine karar verdi. Ancak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ’15 Temmuz darbe girişimi’yle ilgili yürütülen bir başka soruşturmadan dolayı Kavala hakkında gözaltı kararı verdi. Tahliyesinin hemen ardından gözaltına alınan Kavala, çıkarıldığı Sulh Ceza mahkemesi tarafından bu kez ‘Darbeye teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklandı.
Bir gün sonra da Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Gezi Davası’nda yargılanan isimler için beraat kararı veren İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında soruşturma izni verdi.
Dava’dan bir gün önce ‘Beştepe’den müjde geldi’
Ahmet Şık dün akşam attığı twit dizisinde, Gezi Davası ile ilgili beraat ve tahliye kararının bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildiğini belirterek, hatta bu kararın kamuoyunda tanınan kimi gazeteciler tarafından duruşmadan bir gün önce kimi sanık avukatlarına ‘Beştepe’den gelen müjde’ olarak iletildiğini açıkladı.
'Pelikancılar' olarak nitelendirilen grubun, çatışma halinde olduğu Bakan Gül'ün kararın çıkmasında etkili olduklarını düşündüğünü ve karşı hamle için plan yaptıklarını belirten Ahmet Şık, “Gezi davasının Batı’yla ilişkilerdeki yükselen maliyeti nedeniyle bazı pazarlıklar sonucu beraat kararı aldırtan ancak kitlesi nezdinde zayıflamış görüntüsü ortaya çıkan Erdoğan çark ederek bu kez tutuklama kararı alınması için yolu açtı” açıklamasını yaptı.
Ahmet Şık’ın Gezi Davası hakkında İstanbul Çağlayan Adliyesi içinden edindiği bilgileri sıraladığı twitterdaki zincir mesajı şöyle:
"İstanbul Çağlayan Adliyesi içinden edinilen bilgileri sıralayalım: Gezi davası ile ilgili beraat ve tahliye kararı bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildi.
Hatta bu karar, kamuoyunun yakından tanıdığı bazı gazeteciler tarafından duruşmadan bir gün önce, pazartesi gecesi bazı sanık avukatlarına da “Beştepe’den gelen müjde” olarak iletildi.
Soruşturma/dava süreci boyunca sadece verilen talimatları yerine getiren heyetin karar günü takındığı tutuma, acelesine (belli bir saate kadar kararın açıklanması istenmişti) bakarak herkes iddianame ve mütalaaya uygun bir ceza beklerken “sürpriz” biçimde beraat kararı açıklandı.
Pelikan Terör Örgütü (PETÖ) çatışma halinde oldukları Abdülhamit Gül’ün bu hükmün çıkmasında etkili olduğu düşüncesiyle kendilerine rağmen alınan bu kararın çıkacağını duymuş ve karşı hamle için bazı planlamalar yaptılar.
30.ACM kalemi memurlarına, başsavcılık tarafından kararla ilgili dilekçe gönderileceği ve işleme sokulmasını istendiği ve bu nedenle mesai saati bittikten sonra gece yarısına dek kimsenin görev yerinden ayrılmaması talimatı iletildi.
Aldıkları talimatın gereğini yerine getirmelerine rağmen şimdi haklarında “kripto FETÖ” suçlaması yöneltilen heyetin kararını açıklamasından sonra herkes Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını beklerken başsavcılık süre turum dilekçesi vererek istinafa itiraz hakkını korudu.
Silivri hapishanesine tahliyeyi geciktirme talimatı verildikten sonra da Osman Kavala’nın yeniden tutuklu kalması için ne yapılacağı tartışıldı. Tahliye edildiği, darbecilik suçlaması yöneltilen 309. madde ile ilgili dosyadan yeniden tutuklama kararı verilmesine karar verildi.
Ancak Çağlayan’daki savcılar, Erdoğan’ın talimatıyla beraat ve tahliye kararı verilen Kavala’nın re’sen tahliye edildiği bir dosyadan yine tutuklanması kararına Erdoğan’a karşı çıkıyor pozisyonuna düşmemek ve aleyhlerinde kullanılmasını istemediklerini söyleyerek imza atmadı.
Bunun üzerine Osman Kavala’nın ilk tutuklamasını yapan ve aynı zamanda 309 soruşturmasının da yürüten terör suçlarından sorumlu başsavcı vekili Hasan Yılmaz’a imza attırıldı. Yapılan basın açıklamasında ise TCK 309 ile ilgili yeni bir soruşturma olduğu belirtildi.
Ancak UYAP sisteminde Osman Kavala ile ilgili yeni bir TCK 309 soruşturması olduğuna dair herhangi bir belge/bilgi girişi yapılmadı. Tahliye edildiği soruşturma dosyasında zaten ifadesi alındığı için Kavala, yine Hasan Yılmaz tarafından tutuklanması istemiyle hakimliğe sevk edildi.
İlk günden bu yana Gezi direnişini “darbe” diye niteleyen ve tüm siyasi diskurunu bunun üzerine kuran AKP kadroları ve PETÖ, beraat kararından sonra sosyal medyada ortaya çıkan zafer havasının yarattığı olumsuz etkinin Erdoğan’ın yenilgisi anlamına geldiğini iknaya çalıştı.
Gezi davasının Batı’yla ilişkilerdeki yükselen maliyeti nedeniyle bazı pazarlıklar sonucu beraat kararı aldırtan ancak kitlesi nezdinde zayıflamış görüntüsü ortaya çıkan Erdoğan çark ederek bu kez tutuklama kararı alınması için yolu açtı.
Çağlayan Adliyesi’nin üst makamı da HSK’nin güya sosyal demokrat kontenjanından yer işgal eden yetkilisini arayarak beraat kararı veren 30. ACM heyeti hakkında “kripto FETÖ” suçlamasıyla inceleme başlatılmasını istedi ve talep yerine getirildi.
Geçmişte Gülen Cemaati ile olduğu gibi iktidar içi çatışma büyük. Nedeni de aynı: gücün tek sahibi olmak ve para. O çatışma önce savaşa sonra meydan muharebesine dönecek ve tüm pislikler ortalığa saçılacak.”