“Kocaeli’de Kanser Gerçeği” başlıklı panelde konuşan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “Hava kirliliği nedeniyle akciğer kanserine neden olmak taammüden öldürmekle eş değerlidir. Yerel yönetimler ve hükümet temsilcileri bunun sorumlusudur” dedi.
SiyasiHaber
Kocaeli Demokrasi Girişimi tarafından “Kocaeli’de Kanser Gerçeği” başlıklı panel düzenlendi. Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği’nde yapılan panele katılım yoğun oldu. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan’ın moderatör olduğu panel Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ve Bülent Şık panelist olarak katıldı. Onur Hamzaoğlu özellikle Dilovası’nda hava kirliliği konusunda yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
YARARLI BİR PANEL OLACAK
Açış konuşmasını gerçekleştiren Kocaeli Demokrasi Girişimi Sözcüsü ve CHP eski Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül, “Kocaeli’de 19 öğretim üyemiz de uzaklaştırdı. Saraydan gelen talimatla büyük bir kısmı hapse atıldı, yargılandı ama Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla ‘İfade özgürlüğü ihlal edilmiştir’ diyerek bir bir beraat ettiler. Kocaeli’de kanser gerçeği ile karşı karşıyayız. Ne içiyoruz, ne yiyoruz bilmiyoruz. Biz hocalarımızdan bu konularda fikir sahibi, bilgi sahibi olmak istiyoruz. Umuyorum ki Kocaeli açısından çok yararlı bir panel gerçekleştireceğiz” dedi.
HAVA KİRLİLİĞİ ÖLÇÜMLERİ
Panelde ilk olarak konuşan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “Kocaeli, 60’lı yıllar itibariyle kamu tarafından sanayi havzası olarak tanımlanan ve bölge benzerleri Aliağa ve İskenderun’da var. Dilovası’nın Türkiye’nin en fazla demir çelik üretiminin yapıldığı bölgelerden birisi. Dilovası’ndaki hava kirliliğiyle ilgili bir çalışma yaptık. Bu çalışmada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ölçüm istasyonları verilerini baz aldık. Günlük 24 ölçüm yapılması gerekiyor. Hava kirliliği olmayan bir kente göre, Dilovası’nda yaşayanlarda kansere yakalanma oranı 2017 yılında 4 buçuk kat daha fazladır” dedi.
İZMİT’TE DURUM NE?
“İzmit’teki durum da Dilovası’ndan pek farklı değil. 2009 yılında İzmit’te olması gerekenden 3 kat, 2013 ve 2018 yılında yine olması gerekenden 3 kat fazla kirlilik var. Yine hava kirliliği olmayan bir kente göre, İzmit’te yaşayanlarda kansere yakalanma oranı 2009 yılında 5 kat, 2011 yılında 4 kat, 2017 yılında 4 kat ve 2018 yılında 5,1 kat daha fazladır.”
NELER YAPILMASI GEREKİYOR?
“Sanayi kaldırmak lazım gibi bir şey söylemeyeceğim. Var olan koşulları ıslah etmek gerekiyor. Doğaya ve insana olan zararları azaltmak olabildiğinde mümkün. Üretim alanı ve havza değerlendirmesini bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Toprak ne durumda, hava ne durumda. Bunlara bakmak gerekiyor. Az kar ederek daha insana ve doğa daha az verecek ham maddeler kullanılabilir. Bütün bunlar yapılarak sanayiyle birlikte iç içe olabiliriz. Hava kirliliği nedeniyle akciğer kanserine neden olmak taammüden öldürmekle eş değerlidir. Yerel yönetimler ve hükümet temsilcileri bunun sorumlusudur.”
HASTA OLUYORUZ DEMEK YETMİYOR
Dilovası Araştırma Komisyonu Raporu sunduk. Bölgede hiçbir şekilde kapasite artışına müsaade edilmemesi gerekir; hava, suyu doymuştur. O günden bugüne izliyoruz. Nelerin kurulduğunu gördük. Yaşadıklarımız, bir suç işlemenin unsurudur. Bunları denetlemesi gereken yerel yönetimler, bunlara engel olmadıkları için suç işliyorlar. Cumhuriyet Savcılıklarını göreve davet etmemiz gerekir. Adam öldürmektir bu. ‘Engelleyin, hasta oluyoruz, ölüyoruz’ demek yetmiyor belki kazanılacak davalar bir parça can yakar da bizi akciğer kanserine yakalatmaktan vazgeçiririz” ifadelerinde bulundu.
TÜRKİYE SU FAKİRİ BİR ÜLKE
Ardından Bülent Şık söz aldı. Bülent Şık, “Türkiye, bilinenin aksine su zengini bir ülke değil, su fakiri ülkedir. Kocaeli’de 106 farklı noktadan su örnekleri alındı. Suyun litresinde 10 mikrogram kurşun olabilir. Antalya ve Kocaeli karşılaştırmasında Kocaeli’den limit aşımı olduğunu gördük. Kocaeli’de 106 su örneğinde 17’sinde kurşun kalıntısı tespit edildi. Yine Kocaeli’de alınan örneklerden iki tanesinde sınır değerinin aşımı olduğunu gördük.
SUÇA ORTAK OLMADIK
Şık, “O suça ortak olmadık. Yargılandığım bir süreç oldu. Yargıladığım mahkemeye Kocaeli Barosu da müdahil oldu, teşekkür ediyorum. ‘Elde edilen kötü sonuçlara ne yaptınız’ sorusuna cevap halen alınmadı. Meclis’te de gündeme geldi fakat cevap alınamadı. Türkiye’deki mevcut su varlıkları baz alındığında su fakiri bir ülke olarak nitelenebiliriz. İklim krizi nedeniyle önümüzdeki 10 yıllar içerisinde su varlıklarında ciddi bir azalma yaşanacağı öngörülüyor. Fakat bir su kıtlığını daha çok fiziki miktardaki azalma olarak algılanıyor. Herhangi bir su varlığı kimyasal maddelerle öyle kirletilmiş oluyor ki biz onu kullanamayız. Bunun da bir kıtlık olarak algılanması gerekiyor” sözlerini kullandı.
ŞİRKETLER LOBİ YAPIYOR
Kocaeli bölgesindeki sularda alüminyum kirliliği tespit edilmiştir. Geçtiğimiz 40-50 yıl boyunca tarım sektöründe kullanılan 8 ürüne yasak getirilmiştir. Toksit kimyasal malzemelerin artık kullanılmaması gerekiyor. Ancak şirketler bu duruma karşı çıkıyor. Ciddi bir lobi faaliyeti var. Su sorunu çok kritik bir durumda. Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılını etkileyecek bir boyutta.