Aldığı hapis cezaları nedeniyle Türkiye’den ayrılıp Almanya’da yaşamaya başlayan sanatçı Ferhat Tunç, ”Barışa dair, adaletsizliğe dair düşündüklerimi söylediğim için sürgündeyim. Sanırım tarihte, ‘hakkında en çok dava açılan sanatçı’ olarak anılacağım” dedi.
Aldığı hapis cezaları nedeniyle yurdundan ayrılıp Almanya'da yaşamaya başlayan sanatçı ve İnsan Hakları Aktivisti Ferhat Tunç, yurtdışına çıkmak zorunda kalmasını sürgün olarak ifade ediyor.
Sayın Tunç, yaşamınız süresince birçok defa yurtdışında bulunmak durumunda kaldınız. Daha doğrusu sürgün hayatı yaşadınız. Neden sürgündesiniz anlatmak ister misiniz?
Barışa dair, adaletsizliğe dair düşündüklerimi söylediğim için hakkımda açılan sayısız davanın, istenen hapis cezasının sonucu olarak maalesef sürgündeyim. Diktatöryal rejimlerde rastlanabilecek şekilde yazdığımız, söylediğimiz onlarca yıl hapis cezasıyla yanıtlanıyor. Son iki yılda hakkımda açılan davaların sayısı, akıl almaz bir şekilde arttı. Doğrusu mahkemelerde savunma üstüne savunma yapmaktan yorulmuştum. Evimin kapısında zorla ifadeye götüren polisleri görmek, bir işkence halini almıştı. Sanırım tarihte, ‘hakkında en çok dava açılan sanatçı’ olarak anılacağım. Yargının hukuku değil, iktidar politikalarını esas aldığı bir ülkede özgürlükten asla bahsedilemez. Ülkede kalmaya devam etseydim hapiste olacaktım, hapiste olmak istemediğim için sürgündeyim.
Yurtdışından Türkiye'yi nasıl görüyorsunuz?
Özlemle, hüzünle görüyorum. Türkiye'ye yurt dışından bakıyor olmaktan memnun değilim. Kendi isteği dışında ülkesini terk eden de kötü gidişatı daha çok hissediyor. Çünkü sürgünsünüz ve bu şartların değişmesini beklemekle geçiyor günleriniz.
En önemlisi, Türkiye'de iktidar yanlısı dışında çok ciddi bir potansiyel var. Sorunlarla iç içe büyüyen gençler var; doğduklarından, kendilerini bildiklerinden beri mevcut iktidara mecbur kalan gençler var. Sanatçısı, düşüneni, aydını bol ülke aslında fakat bu potansiyele biçim vermek, bu potansiyeli somutlaştırmak lazım.
12 Eylül askeri darbe yıllarında da yurtdışına gitmek zorunda kaldınız. Nazım Hikmet, Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney'de ülke dışında eserlerini ürettiler. Bu şartlar içinde sürgünde olmak sizin için ne ifade ediyor?
Hangi şartlarda olursanız olun, üretmeye devam ettiğiniz takdirde varsınız. Bu yüzden saydığınız isimler ölümsüz; ürettikleri hâlâ karşılığını buluyor çünkü. Fakat tabii ki sürgün durumu ürettiğiniz alanı daraltıyor, imkânlarınızı küçültüyor. Ne var ki her şeye rağmen hayata, sanata devam ediyoruz. Zaten sanatı da toplumun huzuru, bilinci, neşesi için yapıyorsanız, geri adım atmak aklınıza bile gelmiyor. Galiba Brecht'in sözüydü; "sen kazandın ama ben haklıydım." Bazen kaybedebiliriz ama haklı olduğumuz sürece yolumuzdan dönmemek kazandıracaktır.
…
Anatolia Haber'den Emrah Bakır'ın yapmış olduğu röportajın tamamını okumak için TIKLAYIN