Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yönetmeliğinin çıktığı 1993 yılından 2019’a kadar olan ÇED verilerini açıkladı. Bakanlığın açıkladığı verilere göre 26 yılda sadece 54 proje için “olumsuz” kararı verilmiş.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED yönetmeliğinin çıktığı 26 yıla ilişkin istatistik verileri açıkladı. Geçen yıllarda yalnızca 54 proje için olumsuz raporu verilmiş.
En çok olumlu karar maden ve petrol sektörlerine
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının açıkladığı verilere göre 1993-2019 yılları arasında “ÇED Olumlu” kararı verilen sektörlerin içinde birinciliği yüzde 28 ile petrol ve madencilik alıyor. Onu sırasıyla yüzde 23 ile enerji, yüzde 14 tarım gıda, yüzde 13 atık kimya, yüzde 11 sanayi, yüzde 7 ulaşım – kıyı ve yüzde 5 turizm-konut sektörleri alıyor.
26 yılda sadece 4 projeye olur denmemiş!
26 yıllık verilere göre petrol ve madencilik projelerinin neredeyse yarısına (yüzde 49) “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiş. Bu yıllar arasında sanayi projelerinin yüzde 13’ü, tarım-gıdanın yüzde 14’ü, atık – kimya sektörü yüzde 9, turizm-konut sektörü yüzde 7, enerji yüzde 6 ve ulaşım-kıyı projelerinin yüzde 2’sine de “ÇED gerekli değildir” kararı verilmiş. 26 yıllık ÇED verilerinde en dikkat çeken rakam ise “ÇED Olumsuz” kararı verilenler oldu. Yetmiş bine yakın projeye ÇED “olumlu” ya da “Gerekli değildir” diye yol veren bakanlığın “Olumsuz” kararı ile geri gönderdiği proje sayısı sadece 54!
Aklama paklama yönetmeliği
Bu rakama göre ülkenin dört bir yanında dağı, ormanı, suları, havayı, meraları ve kentleri talan edecek derecede doğa katliamlarına yol açan, yurttaşların ekoloji mücadelesi vererek yaşam alanlarını korumak için direnişler yaptığı projeler çevreye zararlı görülmemiş. Çevre Bakanlığının 26 yıllık verilerine göre yılda sadece iki (2) proje çevreye zararlı bulunmuş. Çevre ve Şehircilik bakanlığının açıkladığı bu veriler aslında ÇED yönetmeliğinin nasıl istismar edildiğini, çevre koruma anlamında hiçbir işlevinin olmadığını ortaya koyduğu gibi yönetmeliğin bir anlamda başta maden-petrol ve enerji sektörleri olmak üzere diğer sermaye yatırımlarını aklama aracına dönüştüğünü ortaya koyuyor.
(Evrensel)