İstanbul, Eyüp HDP Belediye Meclis 1. sıra adayı Belgin Şahin:“31 Mart yerel seçimleri aslında bir demokrasi referandumudur ve dolayısıyla faşizme Hayır demek için sandığa gidelim diyoruz. Bunun sonucu olarak her şey değişecek ve güllük gülistanlık olacak demiyoruz ama faşizmi geriletebileceğimizi, halklara soluk aldırabileceğimizi ifade ediyoruz.”
Röportaj: SiyasiHaber
HDP’nin İstanbul’da Belediye Meclis listesiyle seçime katıldığı ilçelerden biri de Eyüp. Bu ilçede gösterilen listenin 1. sırasında yer alan Belgin Şahin’le HDP’nin seçim stratejisini, yerel yönetim anlayışını ve seçim çalışmalarını konuştuk.
HDP Eyüp’te belediye başkan adayı çıkarmıyor ama belediye meclis üyelikleri için liste çıkarıyor. İstanbul’un çeşitli ilçelerinde de farklı biçimlerde seçime giriliyor. (Bazılarında başkan adayı ve listeyle, bazılarında sadece listeyle seçime girildi, bazılarında ise ne aday, ne liste gösterildi.) Bu HDP’li seçmenler arasında bir kafa karışıklığına yol açıyor mu?
Aslında doğru, normal şartlar altında kafa karıştırabilecek bir durum. Fakat sempatizanı ve kadrosuyla HDP seçmeni aynı zamanda politize olmuş bilinçli bir kitleyi oluşturuyor. Belli bir tarihsel deneyimin ürünü bu kitle. Dolayısıyla kendimizi ifade ettiğimiz oranda ikna oluyorlar, destekliyorlar. Büyükşehirlerdeki ilçeler kendi özgünlüğüne göre seçime girdi. Eyüp’te de Belediye Meclisi’ne en az üç arkadaşımızı gönderebiliriz, böyle bir gerçekliğimiz var. Kazanamayacağımız yerlerde kaybettireceğiz! Temel yaklaşımımız budur.
HDP tarihi bir strateji gerçekleştirdi. Neredeyse Türkiye’nin her yerinde kilit partidir. Ve kilit parti olmanın sorumluluğuyla hareket ediyor. Kürt illerinde kayyumları göndermek ve yeni yerler kazanmak, Batı da ise AKP-MHP faşist blokuna kaybettirmek üzerine bir strateji geliştirdi. 31 Mart’ta yapılacak Yerel Seçimler demokrasi ve yerinden yönetim mücadelesi için büyük bir dönüşümü başlatacağı gibi, aynı zamanda kayyuma, tekçi anlayışa, otoriter rejime karşı da bir demokrasi referandumudur. AKP-MHP ittifakı, yaşayacağı bir seçim yenilgisinin başkanlık sistemini, dolayısıyla rejimi tartışmalı hale getireceğini çok iyi biliyor ve seçime ‘beka’ sorunu olarak bakıyor. Bu yüzden de son ana kadar toplumu manipüle etmeye devam edecekler. Çünkü ülkeyi yönetemediklerinin kendileri de farkında. Biz de sadece kendi kitlemiz için değil, yönetmedikleri bütün il ve ilçelerin halkına kazandırmak için çabalıyoruz.
Eyüp’te halkın en önemli sorunları neler?
Eyüp’te sorun çok. Fakat öncelikli sorun yerel yönetim anlayışının olmaması ve toplumcu belediyecilikten çok uzak olmalarıdır. Kemikleşmiş bir rant ilişkileri ağı var. Belediye meclis adaylarının tercihinden tutun başkanlık adaylarına kadar bu kadrolaşma rant üzerine kurulu. Sosyal hizmetlerin çoğu ‘kayırmacılık’ şeklinde yapılıyor. Bilgi evleri, toplum merkezleri o mahallede bulunan toplumun isteklerinden ziyade kendi isteklerine göre belirleniyor. Topluma yapılan ibadet, inanç hizmetlerinin çoğunda yine o mahallede yaşayan çoğunluğun talebine değil kendi politik tercihlerine göre davranıyorlar. Dolayısıyla aslında toplumdan uzak bir yerel yönetim anlayışına sahipler.
Eyüpsultan tarihi dokusu ile İstanbul’un iç ve dış en çok turist alan ilçelerinden birisidir. Fakat bu tarihi dokuyu korumak ve geliştirmek gibi bir hizmetleri olmamıştır. AKP genelde uyguladığı yıkıcı politikayı yerel yönetimlerinde de sürdürdü. 15 yıldan fazladır burada belediyeyi yönetiyorlar. Eyüpsultan’ın en önemli sorunları; ulaşım-trafik, tapu-imar, yollar, alt yapı, otopark, park ve bahçeler, çevre düzenleme, çöp temizlik, sokak hayvanlarının korunması, bakımı vb’dir. Bu sorunlar buranın halkı tarafından en önemli sorunlar olarak görülüyor. E siz bunca yıldır ne yaptınız? Başta bahsettiğim gibi belediyecilik anlayışı toplumdan uzak olunca sadece billboardlarda bizim vergilerimizle çektirdikleri boy boy fotoğrafları görüyoruz. Bunun adı da hizmet oluyor maalesef.
HDP’nin bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri neler?
Yerel yönetim anlayışımızın esasını toplumcu belediyecilik oluşturuyor. Bu anlayışın gereği olarak Eyüpsultan’da; şeffaf bütçe ile halkı sürekli bilgilendireceğiz. Belediyelerin gelir-gider kalemlerini bütün detayları açıklayacağız, harcanan her kalem için yurttaşlara hesap vereceğiz. Yerel ekonomiyi güçlendirecek dayanışma kooperatifleri, ağları kurulmasını teşvik edecek ve destekleyeceğiz. Bu çabaları güçlendirmek için ulaşım, sağlık, internet gibi temel ihtiyaçlara destek olmanın koşullarını yaratacağız. Muhtarlar ve azalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla planlama dahil her konuda birlikte çalışıp, kalıcı ve düzenli platformlar oluşturacağız. Beraber karar alıp, beraber yöneteceğiz. Yerel ekonomik gelişmede rolü olan kent konseyleri, kooperatifler, birlikler, sivil toplum kuruluşları, ticaret ve sanayi odaları gibi tüm yapılarla birlikte işsizliğin azaltılması ve istihdamın geliştirilmesi için çaba göstereceğiz. Tekelciliğe ve ranta karşı, toplumun ihtiyaçlarını temel alan yerel ekonomi politikalarını geliştirmeye öncelik vereceğiz.
Kadın sığınakları, kadın danışma merkezleri, anadilinde eğitim veren kreşler, eğitime destek evleri, öğrenci yurtları, kültür merkezleri, belediye şehir tiyatroları, kooperatifler, üretim atölyeleri, yoksullukla mücadele dernekleri, sağlık merkezleri gibi belediye birimleriyle halkın doğrudan söz sahibi olduğu, karar verdiği toplumcu belediyecilik anlayışını getirmek için çaba sarf edeceğiz. İnanç topluluklarına eşit hizmet sunacağız.
HDP listesinin 1. sırasında yer alıyorsunuz. Bir kadın aday olarak HDP’nin yerel yönetimlere ilişkin kadın politikaları hakkında neler söylersiniz?
Halkların Demokratik Partisi aynı zamanda kadın partisidir; tarihteki en köklü ayrımcılık olan cinsiyet ayrımcılığına karşı ‘eşit temsiliyet’i programına, tüzüğüne almıştır ve bu anlayış olmazsa olmaz ‘mor çizgisi’dir. Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Yerel Yönetim Modelini esas alır.
Bunun gereği olarak; binbir emek ve bedelle kazanılan eşbaşkanlık, eşit temsiliyet ile çok kimlikli, çok kültürlü, çok dilli ve cinsiyet eşitliğine ve kadın özgürlüğüne dayalı demokratik, ekolojik toplumun gelişimini esas alan politikalar geliştireceğiz. Tüm kadın örgütleri, sivil inisiyatifler, mahalle meclisleri ve belediye kadın meclisleriyle birlikte oluşturacağımız Kadın Kurulları aracılığıyla ortak sorunlarımıza dayanışma ve örgütlenmeyle ortak çözümler üreteceğiz. Kadın odaklı kent anlayışımızla yaya kullanım alanlarını inşa ederken engelli, çocuk, yaşlı ve tüm dezavantajlı grupların ihtiyaç, istek ve taleplerini esas alacağız. Kadın, doğa ve toplum karşıtı kentsel dönüşüm projelerini reddediyoruz. Kadınlarla birlikte tasarlayacağımız, sosyal projelerle desteklenmiş “yerinde dönüşümü” sağlamak için programlar geliştireceğiz. Kendimizi yalnızca insana değil, aynı zamanda tüm farklı bitki ve hayvan türlerine; suya, toprağa, havaya, tarihsel varlıklara ve kültürel mirasa karşı da sorumlu görüyoruz. Tüm ekosistem için mücadele edeceğiz, kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz.
Seçimi kazandığınızda yerinden yönetim/doğrudan demokrasi/halkın yönetime katılması nasıl gerçekleşecek? Bunun mekanizmaları neler olacak?
Bizim önceliğimiz yerel demokrasiyi işler kılarak, mahalle meclisleri, kent konseyleri, platformlar, meslek kuruluşları ve demokratik kitle örgütlenmeleri ile halkın, bütün kararlara ortak olmasını, kendi kararlarını kendilerinin almasını sağlamaktır. Normal şartlar altında demokratik yerel yönetimler çok dilli ve çok kültürlüdür, yerelde yaşayan bütün inançlara ve halklara eşit yaklaşır ve bütün farklılıklara eşit hizmet üretir. Bizim yaklaşımımız demokratik yerel yönetimi güçlendirmek üzerine kuruludur.
Bizim doğrudan demokrasi anlayışımız; devlete karşı toplumun güçlendirilmesini özgürlük ve eşit yurttaşlığın temeli olarak görür. Halkın örgütlü bir güç olarak iktidar haline gelmesini hedefler. Seçim önemlidir, sandık önemlidir, doğru, fakat her şey değildir. Biz çalışmalarımızla 1 Nisan ve sonrasını da programlıyoruz ve anlatıyoruz. Bunu da yerelde, Demokrasi Cepheleri kurarak inşa etmeye çalışıyoruz.
Halkın genel olarak seçimlere ilgisi nasıl? Eyüp’te yürüttüğünüz HDP seçim çalışması halkta karşılık buluyor mu?
Biz gittiğimiz her yerde şunu anlatıyoruz: 31 Mart yerel seçimleri aslında bir demokrasi referandumudur ve dolayısıyla faşizme ‘Hayır’ demek için sandığa gidelim diyoruz. Bunun sonucu olarak her şey değişecek ve güllük gülistanlık olacak demiyoruz ama faşizmi geriletebileceğimizi, halklara soluk aldırabileceğimizi ifade ediyoruz. Soluk alacak olanlara AKP-MHP seçmeni de dahildir. Bu ülkenin bütün emekçileri, işçileri, ezilenlerine seslendiğimizde geniş bir yelpazede karşılık buluyor.
Dolar aldı başını gidiyor, siz patatese dahi “terörist” diyerek bu ülkede siyaset yapamazsınız, bu ülkeyi yönetemezsiniz! Bunlar artık boşa düşmüş söylemler. Biz sokakta bunları anlatıyoruz. AKP Eyüp’te miting yaptı, Erdoğan geldi, korumalar halktan daha fazlaydı. Demek ki tanzim satışla göz boyamakla olmuyor bu işler. Açık ve net ülkeyi yönetemiyorlar. Bunlar genelde çalışma yürüttüğümüz alanlarda karşılıklı ettiğimiz sohbetlerden çıkarımlarımız. AKP Eyüp’ü kaybedebilir, bunun kendileri de farkında.
Yerel seçim çalışmaları sürerken bir yandan da başka politik gündemler var. Özellikle tecride karşı sürmekte olan Açlık Grevleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bizim gündemimizde sadece seçim yok, Mart ayı en hareketli aylardan birisi: 8 Mart, 12 Mart Gazi katliamı, 16 Mart Halepçe, Beyazıt katliamı, 21 Mart Newroz, tecride karşı Leyla Güven vekilimizin başlatmış olduğu, cezaevlerinde ve dışarda kritik aşamaya gelmiş açlık grevleri, Zülküf Gezen ve Ayten Becet arkadaşlarımızın cezaevlerinde kendilerini feda etmesi gibi bir çok gündemi kapsıyor. Dolayısıyla bütünlüklü olarak kendimizi ifade edebilmenin sorumluluğunu taşıyoruz. Umuyorum halklarımız üzerindeki bu tecrit bizim de mücadelelerimizle kalkar ve hiçbir arkadaşımızın tırnağına bir zarar gelmez.
Teşekkür ederiz…
Belgin Şahin kimdir?
1981 yılında doğdu, Sivaslıdır. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden 2006 yılında mezun oldu. Ardından 2014 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Bilimleri tezli yüksek lisans programını bitirdi. Öğrenim süresince ve devamında çeşitli araştırma şirketlerinde proje yöneticisi/uzmanı olarak görev yaptı. 2011 yılı itibariyle görme engelli bireylerin toplumsal sorunlarının çözümlerine ilişkin çeşitli projelerde yer aldı. Çeşitli TV kanallarında çalıştı, dergi ve kitap editörlüğü yaptı. Şu anda proje danışmanlığı ve profesyonel fotoğrafçılık yaparak hayatını sürdürmektedir.