Dev Yapı-İş Başkanı Özgür Karabulut: “Krizi kim yarattı? Önce bu soruya bakmak lazım. Krizi bugün servetine servet katan patronlar inşa edip örüyor. O zaman sen kalkıp bunun faturasını da emekçiye kesemezsin.”
Röportaj: SiyasiHaber / Mehmet Elma-Orhan Koç
Sarı Yeleklilerin dünya gündeminde olduğu bu süreçte, Avrupa’da henüz konuşulmamışken yanı başımızdan bir sarı yelek dalgası geçti. 500’den fazla gözaltı 400’den fazla tutuklu ile bastırılmaya çalışılan 3. Havalimanı (İstanbul Havalimanı) eylemlerini DİSK’e bağlı Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Başkanı Özgür Karabulut ile konuştuk.
Öncelikle çok geçmiş olsun. Cezaevinden yeni çıktınız, bize yaşananlar ve cezaevi süreci ile ilgili bilgi verir misiniz?
Cezaevi çok haklı bir eylemimizin haksız ve insani olmayan yaklaşımlarla bastırılıp bütün arkadaşlarımla birlikte tutuklanmamla başlayan bir süreç oldu benim için. Orada da belki de ilk defa karşılaşılan bir uygulamaya maruz kaldık. Bütün arkadaşlar ayrı ayrı koğuşlara dağıtıldı. Birçok arkadaşımız adli tutukluların bulunduğu koğuşlara yollandı. Benim açımdan durum biraz daha farklı oldu. Yüksek güvenlikli bir cezaevinde tecritte kaldım. Yüksek bir otosansür ile karşı karşıyaydık bütün arkadaşlarla birlikte. Direnişin büyüklüğü kadar içerde faşizmin baskılarına karşı da bir mücadelemiz söz konusuydu.
Mahkeme salonunda yaşananlar çok konuşuldu. Ne oldu?
Yargılayanları büyük bir onurla yargıladık!
Bütün avukat ve sendika çalışanı arkadaşlarımızla, tutsak arkadaşlarımıza sürekli ‘’eylemin haklı ve insani’’ olduğunu, kesinlikle geri adım atılmaması gerektiğini vurguladık. Bu bilinçle mahkeme salonunda işçi arkadaşlarımız emeğin ve alın terinin verdiği haklı onurla başları dik bir şekilde yargılayanları yargıladı. “Yargılanacak birileri varsa, taşeron sistemi yaratan bize havaalanında insani olmayan yaşam koşullarını dayatan patronları yargılayın” dedik.
Havaalanında işçi ölümleri ile ilgili çok manipülatif haberler oldu. Neler oluyor?
Maalesef ki işçi ölümleri gerçekleştiğinde çok fazla bilgi vermiyorlar. Kamuoyundan saklanıyor. Bu sadece 3. Havaalanı özelinde değil birçok şantiyede söz konusu. Hatta bütün iş cinayetlerinde böyle. Havaalanında yüklenici firmanın farklı, devletin farklı ölüm sayısı vermesi devletin bu işe ne derece ciddiyetsiz yaklaştığını ve işçi ölümlerinin nasıl politik olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Biz bu durumu işçiler olarak ‘’iş cinayeti rejimi’’ olarak nitelendiriyoruz ve bunu ortadan kaldıracak tek şey ‘’örgütlü işçi mücadelesi. Bütün basın açıklamalarında kamuoyuna verdiğimiz demeçlerde işçi ölümlerinin nedenlerini anlatırken ‘’patronların çılgın kar hırsı’’ diyoruz. Aslında örgütlülük düzeyini arttırabilirsek örgütlü işçi ile sigortasız, sendikasız, güvencesiz işçiyi ortadan kaldırıp yaşam güvencesinin daha maximum seviyelere çıkarmak yine bizim mücadelemiz ile olabilecek bir şey. Bundan sonraki genel politikamızın önceliği ise İş güvenliği ve işçi sağlığı olacak.
Sendikal bir hareket olarak krize karşı tutumlarınız ve önlem paketlerinizi bize aktarır mısınız?
Krizi var edenler faturayı ödeyecek…
Krizi kim yarattı? Bakın önce bu soruya bakmak lazım. Krizi bugün servetine servet katan patronlar inşa edip örüyor. O zaman sen kalkıp bunun faturasını da emekçiye kesemezsin. Havaalanı refleks eylemi de aslında bir nevi krize karşı bir eylem, bir refleksti ya da patronların krize karşı önlemlerine radikal bir tavır. Nedir patronların krize karşı önlemi? Servis sayısını ondan beşe düşürmek. Kimi etkiliyor bu? Elbette işçiyi. İşte bu noktada o haklı refleks ortaya çıkıyor. Direniş! Bu aslında ‘’krizin faturasını biz ödemeyeceğiz’’ demenin en haklı en meşru hali. Elbette bununla sınırlı kalmayacak. Sokakta bütün dinamiklerle aktif bir saha mücadelesi yürüteceğiz. Propaganda ve aydınlatma faaliyetlerimiz sürecek. Krizi var edenler faturayı ödeyecek. Dış borç için 475 milyar dolarlık bir borç var. Net olmasa da konuşulan bu. Bunun yüzde 75’i inşaat iş kolunda. Devletin ihale kanunlarındaki usulsüzlüğü, ihaleleri akran ve yakınlarına usulsüz bir şekilde vermesi gibi durumlar, bu çıkmazı derine sokuyor. Yandaşlara kaynak aktaracaksın ve bunun faturasını bize keseceksin. Hangi akla mantığa hizmet? Bunu kabul etmiyoruz. DİSK olarak ‘’krize karşı mücadele platformu’’ nun bir parçası ve ana motor gücüyüz.
Bütün saldırılara rağmen demokrasi çevrelerine düşen görev nedir?
Rekabet böler dayanışma birleştirir…
Dayanışma! Birleşik bir mücadele. Rekabet böler dayanışma birleştirir. Bakın konu hep havaalanına geliyor ama bir örnekle bitireyim. Havaalanı ilk gündeme geldiğinde çevreci oluşumlar olaya doğa katliamı olarak yaklaştı, meslek odaları mega proje tahribatı, işçiler emek sömürüsü olarak olaya yaklaştı. Mücadeleyi birleştirip büyütemediğimiz için yaşananlardan bir nevi bizler de sorumluyuz.