İşçi sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele günü 1 Mayıs’ı oluşturan koşullar sanayi devriminin ilk yıllarına dayanır. Sanayi Devrimi ile kentlerde hızlı nüfus artışı yaşandı. Buna bağlı olarak, köylüler, kadınlar ile çocuklar üretim sürecine katıldı. İşçi sınıfının sayısı hızla arttı. Fabrikalarda ve madenlerde acımasız koşullarda ve düşük ücretlerle çalışılıyordu.
Tekstil fabrikalarında 5, madenlerde 8 yaşında çocuklar işçi olarak çalıştırılıyordu. Çalışmak zorunda olan kadın işçilerin çoğu çocuklarını da fabrikaya getirmek zorunda kaldı. Bu durumda çocukları çoğu zaman herhangi bir ücret ödenmeksizin çalıştırıldı. 1800’lü yılların başında çalışma süreleri 16 saati buluyordu. Uzun çalışma süresi, çocuk yaşta çalışma, sağlıksız çalışma koşulları beraberinde iş cinayetlerini ve salgın hastalıkları da getirdi. Bu dönem işçilerin ortalama ömürleri 40 yaşın altındaydı.
Sömürüye ilk itiraz Avusturalya’dan

Bu ağır sömürü koşullarına ilk itiraz Avusturalya’dan geldi. Melbourne’de işçiler, 1856’da 8 saatlik işgünü talebiyle toplantılar, gösteriler ve grev yaptılar. Birinci Enternasyonal, 1866 Cenevre Kongresi’nde, bütün ülkelerde 8 saatlik iş günü mücadelesi yürütülmesi çağrısı yaptı. Amerika’nın en büyük sanayi kentlerinden biri olan Şikago’da işçilerin mücadeleci geleneği, onları Amerika işçi hareketinin öncüsü haline getirmişti. Şikago’da 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi, işten atıldı. Greve çıkan işçilere ateş açıldı. 4 işçi yaşamını yitirdi.
İşçilerin öfkesi Haymarket alanında
Saldırıyı protesto etmek için 4 Mayıs’ta Haymarket Alanı’nda miting düzenlendi. Miting dağılırken, kürsünün önüne, nereden geldiği belli olmayan bir bomba atıldı. Polisin önünde patlayan bomba nedeni ile 7 polis öldü. Yüzlerce işçi asılsız suçlamalarla tutuklandı. Albert Parsons, August Spies, Louis Lingg, Michael Schwab, George Engel, Samuel Fielden, Adolph Fischer Haymarket’e bomba attıkları suçlamasıyla idama mahkûm edildiler. Oscar Neebe’ye ise 15 yıl ağır hapis cezası verildi. Michael Schwab ve Samuel Fielden’ın cezası müebbette çevrildi ve işçilerden yana tutum alan Illinois Valisi John Peter Altgeld tarafından 26 Haziran 1893’te affedildiler.

Albert R. Parsons, August Spies, Adolph Fischer, George Engel 11 Kasım 1887’de idam edildi. Haymarket komplosu, Avrupa ve Amerika’da kitlesel iş kolu sendikacılığının hızla yaygınlaştığı 1880’li yıllar boyunca yükselen, 1886’da ise doruğuna ulaşan işçi hareketinin durdurulmasına ve işçi örgütlerinin zayıflatılmasına yönelik bir hamleydi. Nitekim dönemin sermaye güçleri 1 Mayıs’ta grev yaparak sekiz saat hakkını kazanan işçilerin bu hakkını ellerinden almaya başladılar.

1 Mayıs: İşçi sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma günü
1 Mayıs tarihi ilk kez, Amerikan Emek Federasyonu’nun (AFL) 1888’de, 8 saatlik iş günü kabul edilinceye kadar her yılın 1 Mayıs’ında grev yapılması kararıyla gündeme geldi. Başta İngiltere, Almanya, Fransa ve Belçika’daki sendikalar olmak üzere, işçi hareketinin güçlü olduğu ülkelerde örgütlü sendikalar bu karara uyacaklarını açıkladılar. 1889’da Paris’te toplanan 2. Enternasyonal, 1 Mayıs’ın işçi sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma günü olarak her yıl kutlanmasını kararlaştırdı. Sayıları her geçen gün artan işçi sınıfı, 1890’dan itibaren dünyanın dört bir yanında ekonomik ve politik taleplerle 1 Mayıs’ı kutlamak için alanlara çıktı. 8 saatlik iş günü hakkı ise birçok ülkede ancak Rusya’da 1917’deki sosyalist Ekim Devrimi’nin ardından yasal olarak tanındı. Dünyada bu hakkın hayata geçirilmesi ise verilen zorlu sınıf mücadelesi ile mümkün oldu.

Türkiye’de ilk 1 Mayıs 1905’te İzmir’de 200 işçi ile kutlandı
Türkiye’de ilk 1 Mayıs 1905 yılında İzmir’de 200’e yakın işçinin katılımıyla kutlandı. İkinci Meşrutiyet’in ilanından bir yıl sonra 1909 yılında 1 Mayıs Üsküp ve Selanik’te kitlesel olarak kutlandı. Selanik’te Rum, Türk, Yahudi, Bulgar işçiler birlikte yürüyüş düzenlediler. Dört farklı dilde ortak 1 Mayıs bildirisi yayınlandı. Bildiride, herkese seçme ve seçilme hakkı başta olmak üzere, emeği koruyacak yasaların çıkarılması talep edildi. İstanbul’da ise ilk 1 Mayıs kutlaması 1912 yılında yapıldı. 1913 yılından itibaren 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı. 1920 yılındaki 1 Mayıs kutlamaları tarihi açıdan sembolik önem taşıyordu.

İşgale karşı tersane işçileri 1 Mayıs’ta Haliç’ten Beyoğlu’na yürüdü
İşgal altındaki İstanbul’da işgal idaresi ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskısına rağmen Haliç’ten Beyoğlu’na kadar yürüyen işçiler ‘Bağımsız Türkiye’ pankartı taşıdılar. 1921 yılında tersane işçileri, işgal altındaki İstanbul’da 1 Mayıs’ı kutladı. İştirakçi Hilmi öncülüğünde Osmanlı Sosyalist Fırkası 1 Mayıs’a kızıl bayraklarla katıldı. 1922 yılında 1 Mayıs imalat-ı harbiye işçileri tarafından kutlandı. 1923 yılında askeri fabrika işçileri, fırıncılar, İstanbul’daki tramvay, telefon, gaz ve tünel işçileri 1 Mayıs’ı kutladılar.

Takrir-i Sükûn Kanunu ile 1 Mayıs yasaklandı
Amele Teali Cemiyeti (İşçi Yardımlaşma Derneği), 1 Mayıs’ın işçi sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olarak kutlanması için kampanya başlattı. 1924 1 Mayıs’ını işçi bayramı olarak kutlayan işçilerin eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik iş günü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı. 1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi.
1935 yılına kadar hemen hemen her yıl ancak gizli kutlanabildi. 1 Mayıs’ın bundan sonraki tarihi “yasak” larla yazıldı. 1935 yılında “ulusal bayram ve genel tatiller hakkında kanun” adıyla çıkarılan düzenleme ile “bahar ve çiçek bayramı” olarak genel tatil günlerine dahil edildi.

İşçilere 24 Temmuz dayatması
27 Mayıs 1960’tan sonra da “yasaklar” yaşandı. Toplu sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs’ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü. En kitlesel 1 Mayıs, 1976’da kutlandı. Bu miting DİSK’in öncülüğünde ve Taksim Meydanı’nda yapıldı. O gün Taksim Meydanı’nı 400 bin emekçi doldurdu.
1977’de Taksim’de yüz binlerce emekçinin üzerine ateş açıldı
1977 Taksim Alanı’na beş yüz bin emekçi aktı. Saat 14.30’da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. İşçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar bayramlarına sahip çıkmış, coşkuları ile alanı doldurmaya başlamıştı. Taksim Alanı’nda, dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru çevredeki binalardan 1 Mayıs mitingine katılanların üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 işçi yaşamını yitirdi. 200’den fazla kişi de yaralandı. Bir yıl sonra 1978’de 37 işçinin anısına yüz binler yine Taksim Alanı’ndaydı. 1979 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul’da mitinge izin vermedi. İzmir Konak Meydanı’nda kutlandı. [İstanbul’da] 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler gözaltına alındı.

12 Eylül darbesi ile 1 Mayıs için yasaklı dönem yine başladı
12 Eylül askeri darbesinin yasaklar zincirinde 1 Mayıs da yer alıyordu. Türkiye’de 1 Mayıs için yasaklı bir dönem daha başladı. Yasaklara rağmen, kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtılması gibi etkinliklerle, 1 Mayıs’ın anısının belleklerden silinmesine izin verilmedi. 1987’de sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim insanları ile birlikte yaklaşık bin kişilik bir grup taksim anıtına, 1 Mayıs’ta yaşamını yitirenlerin anısına, çelenk bırakmak istedi. Polis sadece milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına izin verdi.
Taksim işçilere yasak, İşçi Mehmet Akif Dalcı polisin açtığı ateşle yaşamını yitirdi
1989 1 Mayıs’ında Taksim’de bir araya gelen kitleye polis müdahale etti. Polisin açtığı ateş sonucu İşçi Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirdi. 1990 1 Mayıs’ında yine Taksim’e yürümek isteyenlere polis izin vermedi. 19 yaşındaki İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Öğrencisi Gülay Beceren, Pangaltı’da plakasız beyaz bir minibüsten açılan ateşle yaralanarak felç oldu.
1996’da 1 Mayıs’a gitmek isteyenlerin üzerine ateş açıldı
1980 sonrasında İstanbul’da en kitlesel 1 Mayıs 1996’da yapıldı. Kadıköy’de on binlerin katılımıyla 1 Mayıs mitingi yapıldı. Sabahın erken saatlerinde mitinge gitmek isteyenlerin üzerine açılan ateş sonucu Dursun Odabaş, Hasan Albayrak ve Yalçın Levent yaşamını yitirdi. İzleyen yıllarda da işçiler ve emek dostları, Kadıköy ve ardından Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda, Çağlayan Meydanı’nda kitlesel katılımlarla yapılan kutlamalarda bayramlaştılar, taleplerini dile getirdiler. 2007- 2008- 2009 1 Mayısları’nı Taksim’de kutlamak isteyenlere polis müdahale ederek, izin vermedi. 2009’da 1 Mayıs tekrar bayram olarak ilan edildi.
Taksim’e önce izin sonra yasak
2010- 2011-2012 1 Mayısları Taksim’de kitlesel bir şekilde kutlandı. 2013 ile birlikte Taksim yasağı tekrar etti. 2014 ve 2015’te de Taksim’e izin verilmedi. 1 Mayıs İstanbul’da 2016, 2017’de Bakırköy’de kutlandı. 2018’de adres bu kez Maltepe oldu. Aynı yıl Taksim’e çıkmak isteyenlere polis yine izin vermedi. 2019’da Taksim’de yapılmak istenen kutlamaya izin verilmedi. Pandemin etkisinin sürdüğü 2020’de Taksim’e çıkmak isteyenler gözaltına alındı. Kutlama yapılan yerlerde ise temsili katılım ve sosyal mesafe kurallarına uyuldu. Maltepe 2023’te yine 1 Mayıs’a ev sahipliğini yaptı. 2024’te İstanbul’da Saraçhane’de toplanan ve Taksim’e yürümek isteyenlere polis bozdoğan kemerlerinde kurduğu barikat ile izin vermedi.






