17 Ağustos 1999’da Türkiye en karanlık günlerinden birini yaşadı. Merkez üssü Gölcük’teki 45 saniyelik depremde; 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 500 binin üzerinde yurttaş evsiz kaldı. Depremin 16. yıl dönümü öncesinde İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen basın toplantısında “Ülkemiz ve İstanbul yaşanacak bir depreme ne kadar hazır?” konusu masaya yatırıldı.
’99 Marmara Depremi’nin 16. yılı yaklaşırken TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, Karaköy’de bulunan Şube binasında basın toplantısı düzenledi. Aradan geçen on altı yılı değerlendiren Gökçe, “Deprem açısından, ’99 yılından daha iyi durumda değiliz” dedi.
17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle düzenlenen basın toplantısında konuşan Gökçe 16 yılı şöyle değerlendirdi:
“Deprem açısından,1999 yılından daha iyi durumda değiliz Genel olarak doğal afetlere, özel olarak da deprem zararlarının azaltılmasına ilişkin olarak bütünlüklü “Stratejik Bir Plan” bugüne kadar ortaya konamamış, konmuş olanlar ise uygulamadan oldukça uzak kalmıştır. Doğal afetlere ve özellikle de deprem tehlikesine karşı alınması gereken önlemler yerine, geleneksel bir anlayışın devamı olan “yara sarma” yaklaşımından “risklerin azaltılması” noktasına gelinememiştir. Marmara depreminin ardından İstanbul’da İl Afet Merkez Kurulu tarafından tespit edilen 493 toplanma yeri ve çadır kurma 4/3’ü ranta, haksız kazanca, kamusal ve kamu yararına kullanılan alanların birçoğu bugün,“kentsel dönüşüm” adı altında plan bütünlüğünden koparılarak ranta teslim edildi. Yeterli ölçüde mühendislik hizmeti görmeyen, kaçak ve denetimsiz olarak üretilen yapı stokumuzun sayısı, 1999 afetinden 16yıl geçmiş olmasına rağmen bugün bile oldukça fazla. Toplam bina sayısının yaklaşık %25’i oturulamaz hale gelmiştir.”
İstanbul yık yap anlayışına teslim edildi
İstanbul’un müteahhitlik anlayışıyla yönetildiğini belirten Gökçe “beklediğimiz İstanbul depreminde 2 milyon kişi evsiz kalacak, binlerce can kaybı ve yaralı insan ortaya çıkacaktır. İstanbul müteahhit anlayışı ile sadece YIK-YAP anlayışına teslim edilemez. Bugün İstanbul AVM’lere, yerli yersiz gökdelenlere teslim edilmiştir. Kentsel dönüşüm uygulamaları sosyal ve toplumsal sorunları daha da arttırıyor” dedi.
Çalışmalarımız raflarda çürüdü
Depremden sonra kendilerinin de katıldığı çalışmaların raflarda çürüdüğünü kaydeden Gökçe “Özellikle 2003 yılında dört üniversitemizin İstanbul Büyükşehir Belediyesi için hazırlamış oldukları İstanbul Deprem Master Planı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 2004 yılında düzenlenen 1. Deprem Şurası rapor ve kararları, yine 2009 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından düzenlenen Kentleşme Şurası rapor ve kararları ne yazık ki bugüne kadar hayata geçirilmemiş veya geçirilememiştir. Beklediğimiz İstanbul depreminde 2 milyon kişi evsiz kalacak, binlerce can kaybı ve yaralı insan ortaya çıkacaktır” öngörüsünde bulundu.
Yapı denetim konusundaki eksikliklere dikkat çeken Gökçe, yaşanan iş cinayetlerinde inşaat sektörünün ağırlığıyla ilgili şöyle konuştu:
2001 yılında çıkarılmış olan 4708 sayılı Yapı Denetim Yasası kapsamında 12 yıl fiilen proje mühendisliği yapmayanlar proje denetçi belgesi alamamışlardı. Bu süre daha sonra 5 yıla, bugün de 3 yıla indirilmiştir. Her yıl küçük bir proje yaparak üç yılda üç proje yapanlar proje denetim belgesi almakta, her büyüklükte yapının projesini denetlemektedirler. Mühendislerin proje yapabilmeleri, denetçi mühendis olmaları ve uygulama sürecinde bulunmaları için Odamıza kayıtlı olmaları yeterli olmaktadır. Açıkçası mühendisin imzası bir yeterlilik, etik ve vicdani sorumluluk anlayışından çıkarılarak, ruhsat için gerekli olan bir formalitenin tamamlanması için kullanılmaktadır. Son derece sınırlı olan Odamızın ve diğer meslek odalarının yetkileri 2011 sonrası dönemde daha da sınırlandırılmıştır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ciddi bir sorun vardır.2014 yılında hayatını kaybeden 1886 işçinin 1/3 ü inşaat sektöründe ortaya çıkmaktadır. Geçtiğimiz Temmuz ayında 166 işçi yaşamını yitirmiştir.2015’in ilk 7 ayında 971 işçi iş cinayetlerine kurban edilmişlerdir.”
Depremin üzerinde 16 yıl geçti ama aynı sorunlar devam ediyor
Gökçe depremin üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen dört önemli sorunun bulunduğunu belirterek, onları şu şekilde sıraladı:
– 2007 Deprem Yönetmeliğinin önemli bir bölümü yapıların güçlendirilmesine ayrılmış olmasına rağmen güçlendirme konusu tamamen devre dışı kalmıştır.
– Yeni yapılan yapıların proje ve uygulamalarında sorun var.
– Projelerin ve yapı üretim evresinin denetlenmesi yetersiz ve sorunlu
– Yaşanacak bir depremde hasar görecek yapının riskini azaltmanın bir yolu olması gereken sigorta yaptırma konusunda da sorun var.DASK kapsamında sigortalı konut oranı yaklaşık olarak %35 seviyesinde.
Hastaneler ve okullar 6.5 şiddetinde depreme dayanamaz
Hastane, dershane ve okulların İstanbul’da yaşanabilecek olası 6.5 şiddetindeki depremde yıkılabileceğini belirten Gökçe “Ayrıca hastane ve okullarımız başta olmak üzere diğer kamu yapılarımızın önemli bir kısmı da bugün deprem riski altında bulunmaktadır.Eski eserlerimiz,müzelerimiz,apartmandan bozma okul,dershane,klinik, üniversite binaları,yurtlar da önemli ölçüde deprem riski altında bulunmaktadır.İnsanlarımızın toplu olarak çalıştıkları endüstri tesisleri,küçük ve büyük iş yerleri,apartman altı küçük boy işletmeler de deprem riski altında bulunmaktadır. Açıkçası yapı stokumuzun durumu hiç de iç açıcı değildir” diye konuştu.
İstanbul yeni 5 afetle karşı karşıya kalacak
Gökçe açıklamanın sonuç kısmında İstanbul’u bekleyen sorunları şöyle sıraladı:
– Rant uğruna İstanbul başta olmak üzere kentlerimiz yaşanmaz bir hale gelecek.
– Ulaşım bugünden daha büyük bir sorun yaşayacak.Sürekli olarak yeni kavşaklar ve yollar yapılacak.
– Karakol,hastane çeşitli kamu yapıları,köprü,havaalanı,iki yakaya iki kent,kanal projesi gibi projeler bir ihtiyaçtan daha çok 500 milyar dolarlık bir rant aktarma projesinin altlıkları olarak ortaya çıkacak.
– Bu yapılanlar da sorun çözen işler yerine yeni sorun alanlarının kaynağı olarak ortaya çıkacak.
– İstanbul depreme hazırlanırken,deprem konusu başta olmak üzere yeni beş afetle karşı karşıya kalacak.