12 Eylül’ün zifiri karanlığında Diyarbakır Cezaevi’nde dört genç, dört körpe insan bedeni, dört kibrit çöpüyle zulmü tutuşturdu. Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin, 16 Mayıs’ı 17 Mayıs’a bağlayan 1982 gecesinde zulme karşı bedenlerini ateş çemberi yaptılar.
12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi Binbaşı Esat Oktay Yıldıran’ın akıl almaz uygulamalarına tanıklık etti. Kuşkusuz Yıldıran Cuntacıların emir kuluydu. Ama “yaratıcı”, “sadist”, “insanlık düşmanı” bir emir kulu. Cezaevi’nde İnsanları gırtlığına kadar fopseptik çukuruna sokup içinde tutmaktan, köpekleri saldırtıp parçalatmaya, İstiklal Marşı’nı avazı çıktığı kadar bağırtıp söyletmekten elektrik işkencesinin envai çeşidine, idrar borusuna iğne sokmaktan kadınları sistematik tecavüze kadar aklın almayacağı işkenceler uygulandı. Maksat insan onurunu ayaklar altına alarak teslim almak, kişiliksizleştirmekti. Buna paralel olarak itirafçılık kışkırtılıyor, etkili de oluyordu.
İşte bu zifiri karanlıkta dört genç, dört körpe insan bedeni, dört kibrit çöpüyle zulmü tutuşturdu. Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin, 16 Mayıs’ı 17 Mayıs’a bağlayan 1982 gecesinde zulme karşı bedenlerini ateş çemberi yaptılar.
Ferhat Kurtay: ‘Su dökmek ihanettir!’
Eylemin yapıldığı alanda dört gencin bedeni büyük bir alev topuna dönüştü. Cezaevi Müdürü Esat Oktay Yıldıran işkencenin bir başka biçimi olarak suları sık sık kestiği ve kirlettiği için tedbir olarak 20 litrelik su bidonlarını istiflemiş olan devrimciler, bu suları arkadaşlarını söndürmek için kullanmaya kalktılar. Eylemin örgütleyicisi Ferhat Kurtay’ın hala yaşadığını tanık oldular. Kurtay zafer işareti yaparak arkadaşlarına şöyle seslendi: “Arkadaşlar su dökmeyin bu bir eylemdir. Su dökmek ihanettir!”
Kurtay’ı dinledi arkadaşları, ateşi söndürmeyi bıraktılar. Yanan dört gencin üçü bir müddet sonra yaşamını yitirdi. Ferhat Kurtay hala yaşıyordu. Bir arkadaşları Ferhat Kurtay’ı kucağına aldı. Ferhat Kurtay ondan ‘Mamoste sevdalikam’ parçasını söylemesini istedi. Bir müddet sonra da yaşamını yitirdi.
“Laz Kemal’in sana selamı var!”
22 Ekim 1988 tarihinde Ümraniye’de bir halk otobüsünde yolculuk yapıyordu emekli subay Esat Oktay Yıldıran. “Hey Esat!” seslenişiyle oturduğu koltuktan geriye doğru döndü. İki gençten biri Esat Oktay Yıldıran’a şöyle seslendi: “Laz Kemal’in sana selamı var!”. Bir patlama sesi duyuldu. Tek bir kurşun hayatına son verdi Yıldıran’ın.
1982 yılında açlık grevinde hayatını kaybeden Kemal Pir’in vasiyetiydi yerine getirilen…
DTK açıklama yaptı
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) de 17 Mayıs 1982'de Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde işkencelere karşı bedenlerini ateşe veren ve Dörtler’i yazılı bir açıklamayla andı.
“Faşizme karşı direnmek dünyanın neresinde olursa olsun tüm insanlık onurunu korumakla eş değerdir” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Hapishanedeki Kürtler, Evren Cuntasının işkencesine karşı insanlık onurunu kurtarmak için bedenlerini siper etmişlerdir. Bugünkü savaşın kaynağı da hapishanenin ırkçı ve faşist subaylarının zindanlara doldurduğu yaşlısı ve genciyle Kürt halkına yaptıkları insanlık dışı işkencelerde aranmalıdır. Kürt halkı her zaman darbelere karşı büyük bedeller ödemiştir. Ama asla mücadelesinden vazgeçmemiştir. O gün insanlık onuru için bedenini siperleştiren Kürtler bugün Kürt halkının statü talebi ve tüm halklarımız için de demokratik ve özgür bir yaşamın bedelini ödüyor. O gün askeri faşizme karşı bugün de sivil faşizme karşı duruşundan ve tutumundan taviz vermeyen Kürt halkı mutlaka kazanacaktır. Irkçılığın, insanlık dışı muamelenin olduğu bu dönemlerin yaşanmaması için başta bütün Kürtlerin birlik olması, demokrasi güçlerinin ve dostlarımızın Kürt halkının siyasi statü taleplerinin etrafında birleşmesi tüm Türkiye ve Ortadoğu için yeni bir yaşamın adı olacaktır.”
Ferhat Kurtay
Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Aluköy (Xurs) köyünde 1949 yılında dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Kızıltepe ve Mardin’de tamamladı. Trabzon’da Mühendislik Fakültesi’nde Elektrik Mühendisliği bölümünü okuduğu sırada devrimci düşüncelerle tanıştı. Daha sonra Mardin’de bir süre mühendislik yaptı. Bu sırada 1978’de kuruluşunu ilan eden PKK kadrolarıyla tanıştı. Bu tanışma daha sonra aktif çalışmalara dönüştü. PKK’nin Mardin bölge örgütlenmesinde hazırlık komitelerinin oluşumunda görev aldı. Merkezi yayın organlarının dağıtımını üstlendi. 23 Kasım 1979’te bir ihbar sonucu M. Hayri Durmuş ile birlikte kaldıkları evde yakalanarak tutuklandı. Diyarbakır Cezaevi’nde ilk Kürtçe gazeteyi çıkardı.
Necmi Öner
Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Önceleri Devrimci Doğu Kültür Dernekleri (DDKD) sempatisi olmasına rağmen PKK’nin ilçede çalışma yürüten kadrolarıyla tanışmasının ardından bu kadrolardan etkilenmeye ve çalışmaların içerisinde yer almaya başladı. İlçede gençlik içerisindeki çalışmalarıyla hareketin kitleselleşmesinde önemli rol oynadı. Yakalanmadan kısa bir süre önce, yerel hazırlık komitesinde gençlik sorumluluğuna getirildi. Okulda çıkan bir olaydan dolayı 1979 yılında tutuklandı.
Eşref Yanık
Urfa Viranşehir’in bir köyünde 1960’ta dünyaya geldi. Ailesinin yoksul olmasından dolayı sadece ilkokulu okuyabildi. Ailesinin durumundan dolayı küçük yaşlarda çalışmaya başlayan Anyık, ailesiyle birlikte Adana’da mevsimlik işçi olarak çalıştı. Yine Türkiye metropollerinde çeşitlik işlerde çalıştı. Anyık, özellikle Hilvan mücadelesinin yarattığı etki ile PKK saflarında yerini aldı. Hilvan’da Süleymanlara karşı başlatılan silahlı mücadelede bir çatışma sırasında yakalandı.
Mahmut Zengin
Aslen Siverekli olmasına karşı, dedesinin Hilvan’da ikamet etmesinden ötürü yaşamanın büyük bölümünü burada geçirdi. İlk ve ortaokulu burada okudu. 1978’de Süleymanlara karşı geliştirilen silahlı mücadeleye sempati duyarak “Apocu”ların yanında yerini aldı. İlk önce gençlik faaliyetlerinde yer aldı. Kitle çalışması ve propaganda gibi alanlarda da faaliyetlere katıldı. Hilvan ve Siverek kırsalında Süleymanlar ve Bucaklara karşı geliştirilen silahlı mücadelenin içerisinde yer aldı. Bu çatışmaların birinde 7 Temmuz 1979’da yakalanarak, Diyarbakır Cezaevi’ne konuldu.