Devlet köprülerinden 47 liraya geçilirken KÖİ köprüsünden 2 bin liraya geçmek küçük turp mudur? 6 dolar sentten 30 bin MW lisans dağıtıp 57 milyar dolarlık zarar yaratmak, 308 milyar dolar garanti yükü, ihale tekeli kurup birkaç müteahhide 200 milyar doların üzerinde ihale vermek, TT’yi özelleştiriyorum diye 8 milyar dolar zarar yaratmak küçük turp mudur? 128 milyar dolar konuşmaya değemeyecek kadar küçük turp mudur?
****
Bence laf şimdi doğru yerden açıldı. Turp meselesi çok önemli. Konuşalım. Konuşulmalı çünkü, Türkiye’nin şeffaf, hukukun üstünlüğüne, kuvvetler ayrılığına dayalı, denge denetim mekanizmaları çalışan, kamu kaynağı kullananın hesap verdiği, yurttaşın vergilerinin nereye harcandığını bildiği, denetlediği, yanlış işlerde hesap sorabildiği, hak – hukuka dayalı medeni bir sisteme doğru yol almasının bir yolu da bu. Daha önce listesini verdim.
- Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye, 2002’de 77’inci sıradaydı. 2023’te 180 ülke arasında 115’inci sıraya geriledi.
- Hükümet Yetkileri Üzerindeki Kısıtlamalar Endeksi’nde 2015’ten 2024’e 95. sıradan 135’inci sıraya geriledi.
- Yolsuzluğun Yokluğu Endeksi’nde 2015’ten 2024’e 49’uncu sıradan 78’inci sıraya geriledi.
- Kamu Kesimi Şeffaflık Endeksi’nde 2015’ten 2024’e 82’nci sıradan 108’inci sıraya geriledi.
Bunlar neden oldu?
Öyle “sanatçıya kaşe parası ödedin, o var ya o, senin şirkete iki araba satmış” da değil, bedeli onlarca milyar dolara ulaşan turpları konuşamadığımız için oldu. Çıkış yolu bu uğraktan geçmek zorunda.
22 yılda kamu ekonomisinin bütün varlıklarını satıp savan ve İhale Kanunu’nu 100’den fazla kere delerek istediği işi istediğine verebilme kıvamına getirip ihale dağıtan iktidar, müteahhitlerle yaptığı sözleşmeleri gizleyen iktidar, vatandaşı bir köprüden 2 bin liraya geçiren iktidar, turptan söz ediyor! Nihayet hidayete erdiğini düşünemiyoruz. Çünkü bagajda turp tarlası, turp plantasyonu var. Konuşulmuyor!
Alın size 57 milyar dolarlık turp!
Daha kısa bir süre önce Prof. Dr. Uğur Emek, 57 milyar dolarlık turpu çıkardı.
Rakamı tekrar edeyim: 57 milyar dolar! (Merak edenler açıp okuyabilir.) Hemen seçim öncesinde 30 bin megavat GES lisans dağıtımındaki turpları anlattı mesela.
Ortalama 3,38 dolar sente alınabilen elektriğe 6 dolar sentten alım garantisi verdiler. 57 milyar dolar işte o fiyatın farkı. Ama aslında burada işletme süresi boyunca kamunun üstlendiği garanti yükü 129 milyar doları buluyor.
Bir de çantacı payı var üstüne. Dağıtım kararının ertesi günü, bütün evrakları hazır biçimde aportta bekleyenler, tahsis yöntemi “erken gelen alır” şeklinde olduğu için lisansları kaptılar. Dönüp lisanslarını piyasada gerçek yatırımcılara satsalar 6 milyar dolar ediyor! Bu öyle hakkıyla ödenmiş birkaç milyon liralık kaşe parası filan değil.
223 milyar dolarlık turp!
Eski Bakan Ahat Andican açıkladı TV’de. Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası raporlarından söz etti. Birisi biliniyordu. Dünya Bankası tespitlerine göre dünyada kamudan en çok iş alan 10 müteahhit şirketinin 5’i Türkiye’dendi. Andican, kamuya başka raporlardan söz etti ve dedi ki “5’li çete lafı da buradan çıktı zaten. Adamlar rakam rakam vermişler. 223 milyar dolar sadece bu şirketlerin Türkiye’de 2002’den itibaren kamudan aldığı ihalelerin toplamı. Bu olay Türkiye’de Türk milletinin alın teriyle oluşturduğu milli hasılanın yandaşlara aktarıldığını gösteren bir aynadır.”
Hesaplamanın nasıl yapıldığını bilemiyorum. Ben sadece Cengiz Holding’in işlerinin tutarını hesaplamaya çalışmış ve sadece Cengiz’in 25 milyar dolarlık iş aldığını tahmin etmiştim. Burada sorun şu: Bir müteahhit grubu bir çeşit ihale tekeli kurdu. Bunlarla yapılan sözleşmelerin ayrıntıları gizlendi. Ne kadar kamu zararı oluştuğunu kestirmenin imkânı yok. Evet, milyar dolarlar ama gerçek boyutu evraklarına ulaşılabildiği zaman görülebilecek.
1.5 trilyonluk turp!
AKP’nin önceki Sağlı Bakanı Fahrettin Koca konuşuyor:
“Şehir hastanelerinde kiralama 25 yıldır. Hizmetler 5 yılda bir ihale ediliyor. Bu hastaneler için potansiyel ödeme 322 milyar euro idi. Bu rakamlara çıkabilme potansiyeli vardı. Biz hakkımızı kullanarak gecikmelerden dolayı sürelerden kısıtlamaya gittik. 25 yıl ortalama 18 yıla indi. 322 milyar, 142,5 milyar euroya indi. Sürelerden gecikmeleri düştük. (…) Meclis’te tavan uygulaması getirildi. Verilebilecek en üst rakam 27,5 milyar euroya indi. Yani şehir hastaneleri için toplamda ödenecek tutar 27.5 milyar euro oldu.”
Yani… Birileri 322 milyar euroluk turp yaratmış. Sonra bakmışlar ki aman aman… Bunu ödemek mümkün değil. Bakanın anlatımına göre kısa kısa 27,5 milyar euroya indirmişler. Ama bu da tam doğru değil. Çünkü şehir hastanelerine şu ana kadar 10 milyar dolar ödettiler bize. Müteahhitler yatırımlarını geri aldı. Sağlık Bakanlığı’nın bütçe rakamlarına göre 2017 – 2024 (8 aylık) arasında bu hastanelere 9.826 milyon dolar garanti ödemesi yapıldı. Şimdi artık bütün hastanelerin devreye girdiğini düşünürsek, yıllık ödeme 2,5 milyar dolar gibi bir rakamı geçebilecek. Eğer bakanın “işletme süreleri ortalama 18 yıl olacak” sözüne güvenir de hesap edersek, demek ki bir 30 milyar dolara yakın bir ödeme daha olacak. Aslında rakam şehir hastaneleri dışındaki kiralamalarla çok daha yüksektir. Fakat 30 milyar dolar kabul etsek dahi bu 1 trilyon TL demektir. Ödenenlerle birlikte şehir hastanelerine toplamda ve en iyimser tahminle 1,5 trilyon lira ödeyeceğiz. Alın size 1,5 trilyonluk turp!
308 milyar dolarlık turp!
AKP, büyük buluşmuş gibi birçok ülkenin onlarca yıldır uyguladığı, hatta bazılarının olumsuz sonuçları nedeniyle terk ettiği Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeline sarıldı. SSB verilerine göre toplam 272 projeyi bu modelde ihale etti. Bu projelerin yatırım değeri SSB kaynaklarında 96 milyar 230 milyon dolar olarak gözüküyor. Bu projelerin hepsinde değil bir kısmında kamu garantileri var. Otoyollar, köprüler, nükleer ve diğer santraller, bazı tüneller, demiryolu hatları, havalimanları için müteahhit şirkete verilmiş kamu garantileri var. Ben, bu projelerin verilerine ulaşabildiğim 8’i için 150 milyar dolar civarında bir garanti yükü hesaplamıştım.
Prof. Dr. Uğur Emek, bu garantilerin daha yüksek olduğu görüşündedir. 129,6 milyar dolarlık enerji garantilerini, yeni açılan otoyollar da eklediğimizde… Hoca’nın kalem kalem bulduğu garanti yükünün toplamı 308 milyar doları buluyor. Bir önceki ara başlıkta (“1,5 trilyon liralık turp”) söz ettiğim şehir hastaneleri de bu rakamın içindedir.
8 milyar dolarlık turp!
Türk Telekom özelleştirmesini hatırlayalım. Şirketin %55’inin özelleştirilmesi sürecini “varlık satışı” olarak yaptılar. Yargı varlık satışı olamayacağına karar verdi. Özelleştirme “işletme hakkı devrine” çevrildi. Alıcı (Suudi ortaklı Lübnanlı Hariri ailesine ait OTAŞ), hisseleri 2026’da kamuya iade edecekti. 2005 yılında Türk Telekom’un yüzde 55’lik hissesini Türk bankalarından çektiği kredilerle satın alan Lübnanlı Hariri ailesine ait Ojer Telekom (OTAŞ), işlettiği dönemde yaklaşık 7 milyar dolarlık temettü almasına rağmen kredi borçlarını ödemedi. 2018’de şirketi alacaklı bankalara devretti, kaçtı. Özeti AKP seyretti, şirket temettüyü götürdü. Kendi mülkü olmadığı halde kamu hissesini bankalara teminat gösterip kredi kullandığı için kamu hissesi kreditör bankalara geçti. Kamu, göz göre göre kendi malını kaybetti. Sonra ne mi yaptı? Dönüp bankalara 1.7 milyar dolar ödeyerek kendisine parasız pulsuz dönmesi gereken hissesini geri aldı. Böylece bir özelleştirmede 8-9 milyar dolar civarında zarar oluştu. Bu işlere aracılık edenler de holding oldu.
Aslında daha çok sayıda turp var. Bütün özelleştirme fiyatları ve ihale usulleri incelemeye muhtaç. Bütün KÖİ projeleri ve garantileri incelemeye muhtaç. Turpun büyüklüğü tam bilemiyoruz ama heybeye filan sığacak bir şey olmadığını da biliyoruz.