Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    “Efendisizlik” hasretinin dünya-tarihsel bağlamı: Enternasyonalizm

    11 Kasım 2025

    ‘Temizlik’ diyenler önce ellerine baksın

    11 Kasım 2025

    Mavi Vatan hayal mi oldu?

    11 Kasım 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Mavi Vatan hayal mi oldu?

      11 Kasım 2025

      Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yaşında bir geçmiş muhasebesi ve demokratik cumhuriyet

      11 Kasım 2025

      İyi ki varsın Sırrı Ağabey

      11 Kasım 2025

      Değerin performansı, kimliğin fetişi: Queer Marksist bir okuma

      10 Kasım 2025

      Erkek / devlet şiddeti ve kadın tutsaklar

      8 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      “Efendisizlik” hasretinin dünya-tarihsel bağlamı: Enternasyonalizm

      11 Kasım 2025

      Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

      7 Kasım 2025

      “New York, New York”

      6 Kasım 2025

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      3 Kasım 2025

      Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

      2 Kasım 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      ‘Temizlik’ diyenler önce ellerine baksın

      11 Kasım 2025

      Ali Coşkun: İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle toplumsal barışın en güçlü dayanağıdır

      29 Ekim 2025

      Altan Açıkdilli: “Canımı çekiştiriyor yine canım”

      28 Ekim 2025

      DSİP’ten Şenol Karakaş: Ne barış süreci demokrasinin gelişmesine ne de demokratik adımlar barış sürecinin nihayete ulaşmasına ertelenebilir

      27 Ekim 2025

      Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

      16 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » 3 Aralık Engelliler Günü Safsatası

    3 Aralık Engelliler Günü Safsatası

    Siyasi Haber3 Aralık 2017
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    SEÇTİKLERİMİZ – Ezgi Kılıç’ın Gaia Dergi’deki yazısı: “Çoğumuz Nazi Almanya’sı döneminde yapılanın soykırım olduğunu kabul ederiz. Fakat kaçımız, Nazilerin önce sakatlar ve hastalar için geldiğini ve gaz odalarında yüz binlerce sakatı yok ettiğini bilir?”

    EZGİ KILIÇ


    “Önce Yahudiler için geldiler. Sesimi çıkarmadım. Çünkü ben Yahudi değildim. Sonra komünistler için geldiler. Sesimi çıkarmadım. Çünkü ben komünist değildim. Sonra sendikacılar için geldiler. Sesimi çıkarmadım. Çünkü ben sendikacı değildim. Sonra benim için geldiler. Ve artık ses çıkaracak kimse kalmamıştı.”


    İkinci Dünya Savaşında kilisede rahip olarak görev yapan Pastör Nie Moeller bir gece bütün olanlardan sonra bunları yazmıştır. Neonaziler hariç, çoğumuz Nazi Almanya’sı döneminde yapılanın soykırım olduğunu kabul ederiz. Fakat kaçımız, Nazilerin önce sakatlar ve hastalar için geldiğini ve gaz odalarında yüzbinlerce sakatı yok ettiğini bilir? Neredeyse hiçbirimiz!


    Ne Postör Nie Moeller bu gerçeği görüp şiirine “önce sakatlar için geldiler” gibi bir dize eklemiş ne de Nazileri yargılayan “Nurnberg Mahkemeleri” onları bu eylemlerinden dolayı yargılamıştır. Kimse de bunun hesabını sormak istememiştir. Sakat haklarını savunmak ne devrimci bir eylem olmuştur ne de milliyetçi bir söyleşi halini almıştır.


    Yüzyıllardır, inançları, dilleri, renkleri ve savundukları ideolojileriyle birbirine hasım olan ve bu doğrultuda katliamlar, soykırımlar gerçekleştiren insanların birbirlerini onayladıkları ve haklı buldukları tek bir nokta vardı o da sakatların işe yaramaz, zavallı birer ucube olduklarıydı. Konu sakatlar olduğunda tüm dünya halkı aynı dili konuşuyor, aynı inancı duyumsuyordu, sakat insanların yaşamdan alınıp kurumsal ortamlara kapatılması, toplumsal yaşamdan dışlanmasını ve Nazi Almanyası’nda da Çin komünist yönetiminde de kitleler halinde ölüme gönderilmesini sağlayan ve meşrulaştıran sosyal Darvinizm ve Öjenist hareketin uzantısı olarak faaliyetini gösteren ortak dil ve ortak inanış sakatları her dönem öldürmenin yok etmenin yolunu bulmuştu. Avrupa ve Amerika’da 1970 yıllarında ciddi bir sakat hareket cereyan etse de sonrasında tam anlamıyla örgütlü bir hareket gerçekleşemedi.


    Peki bu yaşanan süreçten sonra yani günümüz dünyasında ne değişti?


    Rekabet toplumsal bir hastalık haline dönüştü ve insani değerlerin önüne geçti. Yeni düzenin Tanrısı sermaye oldu ve Tanrı artık yeryüzüne inmişti.


    Ve sonra… Sonra …


    Birleşmiş Milletler 1992 yılında aldığı bir kararla 3 Aralık tarihini Uluslararası Engelliler günü olarak kutlanmasına karar vermiş ve ne büyük bir lütuf bahşetmişti.


    Ulus devletler onun kulu, öğretmen ve doktorlar imamları, aydınlar ulema sınıfı, okullar, fabrikalar, stadyumlar yeni ibadethaneler olacaktı. Engelliler günü olarak servis edilen bugün de bu düzmecenin bir parçası oldu.


    Yaşasın!


    Ve sakatlar artık öldürülmüyor, evlerinin odalarında gömülü olsalar da nefes alabiliyorlardı.


    Her yıl sorunların çözümüne dair resmî ağızlarca söylenenler artıyor, haklarında yapılan yasal düzenlemelere yenileri ekleniyor. Gelin görün ki sorun çözülmüyor ve ‘çözülecek’ nutuklarıyla birlikte “sakatlar için çalışıyorum” iddiasıyla ortaya çıkan kuruluşların sayısı da artıyordu.

    Sakatlara yer veren siyasetçilerin, siyasi hareketlerin sayıları da hızla çoğalıyordu. Sakatların sesini belli belirsiz duyulduğu, hatta çoğu zaman onun bile duyulmadığı, siyasi bir gürültünün ve kokuşmuşluğun midemi altüst ettiği bir gün bugün.


    Şimdi birkaç dedikodu ve ajitasyon malzemesi olarak kullanılan ölümcül saldırılar kafa ütüleyen sözde uzmanlar, nutuk atarak sabır dileyen demagog bürokratlar, sosyal medyada var olmak adına üfürükçülük, linç çığırtkanlığı, kötülük tellağını meslek edinen acizler, menfaatçi toplulukların bol gösterili, duygu sömürülü sakat hakları konuşmaları yeri göğü inletecek.


    Sakatlar mevcut sosyoekonomik sistemin ideolojik atmosferini yansıtan ve şekillendiren medyada: acınası, değersiz, merak, şiddet nesnesi, uğursuz, korku kaynağı, doğa üstü yeteneklere sahip, arka plan öğesi, gülünesi, zahmetli kişiler olarak resmedilirken, sakatları dışlayan yapı meşrulaştırılmış, sakatlığın asıl nedeni gizlenmiş olacak.


    Her geçen gün artan “sakatlar için çalışıyorum” iddiasıyla peydah olan kuruluşlar çoğalıyor. Söz konusu kuruluşlar ister kendileri de sakat olan kişilerce yönetiliyor olsun isterse sakat olmayanların kontrolünde olsun, faaliyetini tıpkısının aynısı yönetmesi de ayrı bir iğrençliğin dibe vurumu şeklinde sonuçlarını göstermeye devam edecek.


    Yaşama biçilen değer, bizi biz yapan unsurlar, anlam ve içerikten yoksun bir kalıntılar yığınına dönüşüyorsa, artık egemen sistemin rolleriyle, rol modelleriyle, küresel narsistik çağın etkileşimleriyle nefes aldığımızı sanıyorsak acınası dramlar, yüksek ve erişilmez durumlar yaratabiliyorsak geldiğimiz yer uçurumun dibidir.


    Bizler akıl ve vicdan etkinliği yaratamadıkça, özgürlük, eşitlik, adalet ve demokratik şiarda karar kılmadıkça, “bizi kimler yönetir? niye yönetir? nasıl yönetir?” sorularını sormadıkça, günü kurtarıp kaldığımız yerden devam ettikçe, sahte barış, sahte onur gösterileri, sahte sakat hakları gösterileri yaptıkça yaşamı topyekûn sorgulayıp dönüşmeksizin yaşamaya devam ettikçe tüm olanı biteni tek bir figüre indirgeyip tek boyutlu, tekçi düşünmeye devam edip durdukça hiçbir şey değişmeyecek.


    Gelin kafamızı, kalbimizi toparlayalım bizi uyuşturan, sorgulamaktan alıkoyan tüm anlayışlara tekmeyi basıp maskemizi indirelim.


    Herkes için hepimiz için yeni bir bakış inşa edelim. Dünyaya, hayata, insanlara bakışımızı gözden geçirerek sahici ve samimi olalım. O zaman şikâyet etmek yerine isyan etmeyi, debelenmek yerine akıl yürütmeyi, ağlaşıp durmak yerine etkin öznelliği devreye sokabilir gerçek anlamda sorunlarımızı çözmeye yaklaşabiliriz.


    Bunun dışındaki yollar, yöntemler nefret ve hınç anlayışını tetikliyor ve hayatlarımızı kırıntılarla sürdürdüğümüz bu eşitsiz ülke ve dünyayı daha da çekilmez kılıyor. Dertlerimiz katlanacak, kendimizi aldatıp sorunlarla yüzleşmeme pasifizmi herkesi, hepimizi boğacak. Karar hepimizin. Devam edin!


    gaiadergi.com


     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    “Efendisizlik” hasretinin dünya-tarihsel bağlamı: Enternasyonalizm

    11 Kasım 2025

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    7 Kasım 2025

    “New York, New York”

    6 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Tolga Güney

    Mavi Vatan hayal mi oldu?

    Yekta Armanc Hatipoğlu

    Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yaşında bir geçmiş muhasebesi ve demokratik cumhuriyet

    İrem Kabataş

    İyi ki varsın Sırrı Ağabey

    Remzi Altunpolat

    Değerin performansı, kimliğin fetişi: Queer Marksist bir okuma

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ertuğrul Kürkçü

    “Efendisizlik” hasretinin dünya-tarihsel bağlamı: Enternasyonalizm

    Kavel Alpaslan

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    Ertuğrul Kürkçü

    “New York, New York”

    Fehim Taştekin

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    “Çerçioğlu emekçilere AKP’ye üye ol baskısı yapıyor”

    11 Kasım 2025

    Direnişçi işçi Buse Kara’ya ev hapsi cezası

    11 Kasım 2025

    Dilovası katliamı: Kaza değil cinayet!

    10 Kasım 2025
    KADIN

    Kadınlardan 25 Kasım çağrısı: “Kaybedilen kadınlara ne oldu diye sormaya devam edeceğiz”

    9 Kasım 2025

    Erkek / devlet şiddeti ve kadın tutsaklar

    8 Kasım 2025

    Eşitlik İçin Kadın Platformu: 11. Yargı Paketi kadınların mücadelesini suç sayıyor!

    4 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.