Türkiye’deki 295 kamu hastanesinin 102’sinde kürtajın yasak olduğunu belirten HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, ‘fiili kürtaj yasağı’nın nedenlerinin araştırılması ve isteğe bağlı kürtajın sağlanmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını teklif etti.
SiyasiHaber
Araştırma önergesinde, 1983 yılında yapılan değişiklikle doğum kontrol ve kürtaj haklarının güvence altına alındığını; sağlığın yanı sıra isteğe bağlı olarak gebeliklerin sonlandırılması ve bunun kamu hastanelerinde ücretsiz olarak gerçekleşmesinin sağlandığını belirten HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Türkiye’nin 1994 Kahire, Nüfus ve Kalkınma Konferansı-ICPD, 1995 Pekin IV. Dünya Kadın Konferansı gibi pek çok uluslararası belgeyi çekincesiz şekilde imzaladığının ifade etti
Araştırma önergesinde, “Yasa ve uluslararası belgeler doğrultusunda istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması için gebeliğin ilk 10 haftası boyunca, herhangi bir sağlık sorunu olmadan ve medeni duruma bakılmaksızın kürtaj yaptırma hakkından faydalanılabilir.” diyen Gülüm, yasal kürtaj süresinin tıbbi zorunluluk durumunda uzayabildiğini, ayrıca “kadının mağdur olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde” 20 haftaya kadar çıkabildiğini belirtti.
Son yıllarda kamu kurumlarında verilen doğum yöntemlerine erişimin kısıtlandığı, kürtaj hakkının engellendiğinin görüldüğünü ifade eden Gülüm, Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin “Yasal Ancak Ulaşılabilir Değil: Türkiye’deki Kamu Hastanelerinde Kürtaj Hizmetleri” raporuna göre Türkiye’de yasal olmasına rağmen 295 kamu hastanesinin 102’sinde kürtajın yasak veya devlet hastanelerinde yapılmadığı gerekçesiyle kürtaj hakkının engellendiğinin tespit edildiğini belirtti. Raporda 295 hastanenin yalnızca 10’unda kadının istediği esas alınarak, hiçbir şart koşulmadan kürtaj hizmetinin verildiğini ifade eden Gülüm, “İsteğe bağlı kürtaj yapmayan” hastane oranın ise son 4 yılda yüzde 12’den yüzde 54’e çıktığını ve İstanbul dahil olmak üzere 56 ilde isteğe bağlı kürtaj hizmetinin verilmediği belirtti.
“Bu veriler hükümetin kürtaj karşıtı politika ve söylemlerinin yaygın bir fiili yasağa dönüştüğünü açıkça göstermektedir. Özellikle 2012 yılından itibaren sistematikleşen kürtaj karşıtı uygulamalar ve kürtajın bir cinayet olduğu yönündeki söylemler kürtajın yasal olmadığı algısına yol açmıştır.” diyen Gülüm, devletin sorumlu olduğu kamu hastanelerinde ücretsiz sunulması gereken hizmetlerin özel hastanelere yönlendirilerek ücretli hale getirilmesinin sağlık hakkının ihlaline, özellikle yoksul kadınların bu haktan mahrum kalmasına neden olduğunu belirtti.